DOLAR 32,2889 0.07%
EURO 34,8538 0.29%
ALTIN 2.400,410,31
BITCOIN 1984703-1,79%
Bursa
16°

KAPALI

13:06

ÖĞLE'YE KALAN SÜRE

Özge Demir

Özge Demir

28 Nisan 2024 Pazar

Öğretmenine sahip çık!

Öğretmenine sahip çık!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Öğretmene saygı duyduğumuz günler geride kaldı.

Hz.Ali’nin “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” düsturu çoktan unutuldu.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e “Milletvekili maaşı ne kadar olsun ?” diye sorduklarında : “Öğretmen maaşını geçmesin.” öğüdü kulak arkası edildi.

Bu ülkede çoluğumuzu,çocuğumuzu,gençlerimizi,geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerin kıymeti bilinmedi.

Hor görüldü öğretmenler. Bizler de buna sesimizi çıkarmadık. Uzaktan izledik.

Üniversite okuyan her genç,kendini mezun olup mesleğini yaparken hayal eder. O günü bekler. Öğretmenlik okuyanlar,öğrenciyle kavuşacağı günü iple çeker.

Eskiden böyleydi.

Bizim ülkemizde öğretmenler artık umutsuz,mutsuz,karamsar. Okulu bitirdiklerinde kendilerini bir sınıfta öğrencilerine ders anlatırken hayal edemiyorlar. Çünkü; onlara okulu bitirdikten sonra lisans diploman yetmez dediler. Sosyal hayatını,aile hayatını bir kenara bırak. Günde 8-10 saat ders çalış. Diğer meslektaşlarınla yarış.İsteğimiz sıralamada olursan mesleğini yaptırırız dediler.

Üniversitelerin verdiği diplomalar yok hükmünde sayıldı.Bizim öğretmenlerimiz, öğretmen olabilmek için KPSS yarışında gençliklerini tüketmeye başladılar.

Gel zaman git zaman bu düzen böyle devam etti. Koca bir eğitim ordusu öğretmen olduğunu kanıtlamak için günde 8-10 saat ders çalıştı. Sınava hazırlandı.Sıralamasına göre atandı.

Bana göre bu sistemde yanlıştı.Halk olarak buna da alıştırıldık. Piyasaya; KPSS hazırlık kursları,online eğitimler,KPSS kitabı yazan alanında usta eğitmenler çıktı.Yeni bir pazar oluştu.

Bu sistem böyle bir süre devam etti.

Alıştık sesimizi çıkarmadık.Nerede kaldı devlet planlaması. Madem öyle; marketten alınabilecek kolaylıkta formasyon verip sayıyı çoğaltmayın demedik .Eğitim fakültelerine gereğinden fazla öğrenci alınmasın demedik.Halk olarak herşeyi uzaktan izleyip zararı yaşamadan tepki vermedik. Öğretmenlerimizi bu mücadelenin içinde yalnız bıraktık.

Hal böyleyken öğretmenlerimizin başına bir de mülakat çıkardılar.Öğretmenlerimize,lisans diploman yetmez. KPSS’den iyi puan al. Sonra geç karşımıza bize ders anlat. Bakalım kendini ifade edebiliyor musun? Bir görelim dediler. (Biz kendi istediğimiz kişileri öğretmen yapacağız. O yüzden mülakat diye birşey uydurduk. Diyemediler. Yok canım olmaz öyle şey kötü düşünmeyelim!)

Kıymetli dostlar;

Üniversiteden mezun olup lisans diploması alan öğretmenlerimizi,KPSS diye garabet bir sistemin içine sokup sonra mülakat diye bir şey çıkardılar.Karpuz seçer gibi sen öğretmen olabilirsin,sen olamazsın seneye tekrar gel diye ayrıştırdılar.

Bizler halk olarak; bizim ülkemizin öğretmeni değerlidir. Bu muameleyi hak etmez diyerek tepki göstermedik.

Her sabah; çoluğumuzu,çocuğumuzu,gencimizi,geleceğimizi emanet ettiğimiz öğretmenlerimizi koruyamadık.

Gereken desteği veremedik.

Tabiki bu garabet sistem böyle gitmez! Gitmiyor!

Gencecik,pırıl pırıl öğretmenler bu sorun çözülsün diye meydanlara indi.Sesleri duyulsun diye 81 ilden Ankara’ya akın etti.28 Nisan’da Ankara Ulus’ta 68 bin mülakatsız atama istiyoruz diye haykırdı.

Bazıları rakama takıldı. Nereden çıkardılar 68 bin atamayı diyerek eleştirenler oldu. 68 bin dönemin Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in; katıldığı bir televizyon programında açıkladığı rakamdı. “Mülakat kalkacak!” söylemi ise dönem dönem hem iktidardan hem de muhalefetten siyasetçilerin sıklıkla deklare ettiği bir siyasi malzemeydi.

Kıymetli Dostlar;

Öğretmenlerimizin defaten istediği ve en son 28 Nisan günü Ankara Ulus’ta tekrar ettiği #mülakatsız68binatama istediği kendi kendilerine uydurdukları bir talep değil. 68 bin rakamını bu ülkenin Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’den duydular. Mülakatın kaldırılması konusu ise seçim malzemesi yapılalı çok oldu.

Bu mesele sadece öğretmenlerin meselesi değil. Bu mesele Türkiye’nin geleceğini düşünen,öğretmenlerin gelecek nesilleri yetiştirmede başrol olduğuna inanan herkesin meselesi.

Vatanını,milletini seven öğretmenine sahip çıksın.

Devamını Oku

Ne yapmak Gerekir?

Ne yapmak Gerekir?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

 

Hemen hemen her gün,işçi kardeşlerimden mesajlar alıyorum.Her gün görüştüğüm,telefonlaştığım,aileleriyle tanıştığım emekçi kardeşlerim var.Kendi çocuğum gibi,kendi yeğenim gibi hissettiğim işçi çocukları var.

Bayram nedeniyle işçi kardeşlerim,abilerim aradılar.Mesaj attılar. Konuştuk,yazıştık,bayramlaştık.

Biz artık bir bütün olduk.Yaşadıkları haksızlık ve bu haksızlığın sebep olduğu acılar bizi birleştirdi,bütünleştirdi.

Haksızlıklar,mağduriyet ve acılar bizi bir araya getirdi,kenetledi.

Onlarla hemen hemen her gün görüşüyorum.Yerel seçim oldu bitti.Belediye başkanları değişti.Belediye şirket işçilerinin korkulu rüyası başladı.

Her seçim döneminde olduğu gibi, yeni gelen başkan işten çıkarma yapacak mı ? sorusu işçilerin uykusunu kaçırmaya başladı.

Evet dostlar, belediye şirket işçilerini işten çıkarmaya başladılar. Hemde bayram üstü demeden,bayram demeden işçiler işten çıkarıldı. Çıkarılmaya devam ediyor.

Bugün ismi Ahmet olan bir emekçi kardeşim yazdı. “ Özge Hanım mağduruz. Ne yapmak gerekir ? Yemin ederim mağdur durumdayım.” Mesaj bu kadar.

Ah! Ahmet,kardeşim. Biliyorum mağdursun. Biliyorum! Yemin etme. Sana inanıyorum. Senin ‘ne yapmak gerekir ?’ dediğin yerde ben yutkunamadım. Gözlerim dolu dolu.

Bu bayram içimiz kan ağlıyor.
Bu şekilde kaç mesaj aldım bir bilseniz.
İşçileri mağdur ettiniz!
İşçileri çaresiz bıraktınız!
İşçilerin emeğini yok saydınız!

Kaç aile sizin yüzünüzden bayrama buruk girdi umurunuzda mı ?

Ahmet’in ‘Ne yapmak gerekir’ dediği yerde göz yaşım yanağımdan süzüldü. Çaresiz hissettim. Hemen gelip çözüm bulup yarasını saramadığım için çaresiz hissettim. ’

Ahmet, savaşacağız!
Sen hakkını alana kadar savaşacağız!

Devamını Oku

Emekçiler için Açık Mektup

Emekçiler için Açık Mektup
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sevgili okurlar;

Vicdanını kaybetmemiş bütün insanların okuyup harekete geçmesi için yazıyorum.
Bu yazdıklarımı iyi okuyun. Bu yazdıklarım yangına müdahale ederken vefat eden fakat kadrosuz olduğu için şehit sayılmayan itfaiyeci belediye şirket işcisi kardeşim için! Bu yazdıklarım,kadrosuz zabıta destek personeli olup geçinemediği için intihar eden emekçi kardeşim için!
Bu yazdıklarım, hakkını alamayan bütün emekçiler için!

Bizim kültürümüzde işçinin emeği kıymetlidir.
Bizim kültürümüzde işçinin alın teri,emeği kutsaldır.

Kabul edin ya da etmeyin gerçek şu ki; bir ülkenin lokomotifi işçi sınıfıdır.Ülkeyi işler hale getiren emekçilerdir.Hal böyleyken ülkede işçi hakkını alamıyorsa,işçinin emeği görmezden geliniyorsa,işçi çocukları beslenemiyor, çocuklarının karnı doysun diye işçi babalar sofradan yarı aç yarı tok kalkıyorsa kimse kusura bakmasın bu vebal bu düzene dur demeyen herkesin boynundadır.Bu düzene dur demek hakka ve adalete riayet eden herkesin boynunun borcudur.

Kamu da kadrolu çalışan işçiler,belediye şirketlerinde çalışan işçiler,taşeron işçiler,özel sektörde çalışan işçiler; hepsi o yada bu şekilde çeşitli haksızlıklara uğruyor.Ya özlük hakları verilmiyor ya da almaları gereken ücreti alamıyorlar. Bazen her ikisi de olabiliyor. Hem özlük hakları yeterli olmadan çalıştırılıp hem de kuş kadar maaşlarla hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar.

Nedir işçinin istediği özlük hakları ?
Aslında istedikleri insan hakları ile eş değer haklar. Eşit işe eşit ücret,sosyal haklar ve insani şartlarda çalışmak.

Nedir işçinin istediği ücret ? İnsanca yaşayabilecekleri bir maaş karşılığında çalışmak. Bu ülkede resmi makamlarca açıklanan yoksulluk sınırı var. Çoğu işçinin aldığı maaş bu yoksulluk sınırının altında. İşte işçi buna itiraz ediyor. Yoksulluk sınırının altında,açlık sınırının çok az üstünde aldıkları maaşları ile verdikleri hayat mücadelesinden yoruldular.

Emekçilerle konuştuğum zaman ; “ Biz artık yorulduk.Hem hayat şartları,ekonomik koşullar altında ezilmekten yorulduk hem de hakkımızı ararken gördüğümüz muameleden yorulduk.” diyorlar. En acı olan da yorulan işçilerden bazılarının intihar etmiş olması.

Kıymetli okuyucular; işçiler yoruldu. Onları kim mi yordu ?

Seslerine kulaklarını tıkayan siyasetçiler,devlet yöneticileri,sendikacılar,ana akım medya…
Kısaca emeklerini görmezden gelen kim varsa onlar yordu.

Sizden ricam işçinin sesine ses olmanız. Her mecrada,her alanda,sokakta,okulda,çarşıda pazarda onlara destek olmanız ve onların hakkını ve mağduriyetini görmezden gelenlere dur demeniz.

Çünkü ancak böyle insan olabiliriz.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.