16 Ekim 2024 Çarşamba
Türkiye’de adaletin terazisi bazen o kadar şaşıyor ki, bir yanda polis ve asker gibi güvenlik güçlerine gösterilen haklar, diğer yanda ise yıllardır hakkını arayan staj ve çıraklık mağdurları… Bu mağdurlar, tam 38 yıldır göz ardı edilen “garibin çocukları” olarak anılmaktan bıktı. Onlar, sadece hakkını arayan sessiz bir kalabalık. Öyle bir kalabalık ki, ne sayıları az ne de dertleri küçük. Ama bir türlü duyulamıyorlar.
Staj ve çıraklık mağdurları, Türkiye’nin ekonomisine yıllarca sanayide çalışarak katkı sundu. Peki bunun karşılığında ne aldı? Ne bir emeklilik güvencesi ne de sosyal haklar… Üstelik çoğu, çalıştığı dönemlerde sanayilerde neredeyse tam zamanlı işçi gibi çalıştı. O zaman neydi bu çocuklar? Öğrenci mi, işçi mi? Devlet onlara “öğrenci” dedi, ama sanayide işçi muamelesi gördüler. Haklarını savunmak için her platformda seslerini duyurmaya çalıştılar, ama bu sesi duyacak kulaklar hep tıkandı.
Ekonomiye Katkı, Fakat Emeğe Saygı Yok
Bugün birçok sektörde usta diye bildiğimiz insanlar, bir zamanlar bu çıraklık sisteminin içinde olanlardı. Küçük yaşlardan itibaren sanayi atölyelerinde, üretim bantlarında ve atölyelerde emek veren bu gençler, iş gücü olarak ekonominin belkemiğini oluşturdu. Ancak yıllar geçmesine rağmen hak ettikleri değeri bir türlü göremediler.
Çalıştıkları yıllar, emekliliklerine sayılmadı. Devlet, o dönemlerde onların birer öğrenci olduğunu öne sürdü. Öğrenci olsalar bile bu gençler sabahın ilk ışıklarından akşamın geç saatlerine kadar sanayide ter döktü, emek verdi. Ekonomiye katkıları görmezden gelinmedi, fakat bu katkıların karşılığını almadılar. İşte tam burada vicdanları rahatsız eden bir gerçek var: Hem emeğini ver hem de hakkını aramak için kırk yıl bekle!
Yılların Birikmiş İsyanı
Bu mağdurlar, yıllardır süren bir mücadele içinde. Her platformda seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Kimi zaman sosyal medya, kimi zaman televizyon ekranlarında, kimi zaman ise mitinglerde. Hepsi de bir ağızdan aynı şeyi söylüyor: “Biz de insanız, bizim de hakkımız var.”
İsyan birikmiş. Onlar, çocukluktan beri emek vermiş, alın teri dökmüş insanlar. Fakat bu emeğin karşılığını almak için devlet kapısında bekleyen bir grup insana dönüştüler. Üstelik bu bekleyiş, kırk yılı buldu. Adeta zamanla yarışıyorlar. Çünkü yaşlanıyorlar, emeklilik yaşına gelen birçok insanın hala sigorta primleri ödenmemiş durumda. Emekli olabilecekler mi, yoksa yaşlanıp çalışmaya devam mı edecekler?
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Verilen Sözler
Yıllardır siyasetin de konusu oldular. Hükümetler değişti, vekiller söz verdi. Ancak somut adımlar bir türlü atılamadı. Staj ve çıraklık mağdurları için zaman durmuyor, yaşlanıyorlar, ama hak ettikleri emeklilik hakkı bir türlü gelmiyor. Bu süreç, Meclis’te verilen sözlerin ötesine geçmeli. Ülkemizde alın terinin karşılığı, sadece belirli meslek gruplarına verilmeyip, gerçekten her kesime adil bir şekilde dağıtılmalı. Onlar da asker ve polis kadar bu ülkeye hizmet ettiler. Belki canları pahasına değil, ama hayatlarını feda edercesine uzun yıllar çalıştılar.
Gelecek İçin Umut Var mı?
Bu mağdurlar için umut ışığı var mı? Her ne kadar Meclis’te verilen sözler, çözüm arayışları bir türlü sonuçlanmasa da, bu mağdurlar mücadele etmekten vazgeçmiyor. Sosyal medyada bir araya geliyor, basın toplantıları düzenliyor, milletvekillerine dilekçeler gönderiyorlar. 38 yıl gibi uzun bir zaman boyunca sustular, ama artık seslerini yükseltiyorlar. Çünkü biliyorlar ki hak, adalet arayanın peşinden gelir.
Sonuç: Adalet Nerede?
Bugün devlet, polis ve asker gibi önemli meslek gruplarına haklarını teslim ederken, staj ve çıraklık mağdurları gibi yıllardır emek vermiş insanların sesini duymalı. Çıraklık mağdurları, bu ülkenin sadece “gariban” çocukları değil, hakları gasp edilen çocuklarıdır. Onlar için adalet, sadece bir talep değil, hakkaniyetin yerine gelmesi gereken bir zorunluluktur.
Ne zaman staj ve çıraklık mağdurlarının sesleri duyulacak? Ne zaman emeklerinin karşılığını alacaklar? Bu sorular, yıllardır yanıt bekleyen sorular ve bu sorulara verilen yanıt, Türkiye’de adaletin ne kadar sağlıklı işlediğinin de bir göstergesi olacaktır.
Yeter artık, garibin çocukları adalet istiyor!