13 Ekim 2024 Pazar
Kıymetli okurlar,
Sizlere astsubay adalet yürüyüşünden bahsetmiştim. Yazılarımı takip edenler bilir. Hatırlatmam gerekirse, ordunun belkemiği olan astsubaylar emekli olduğunda özlük hakları yok sayılıyor. En büyük sorun emekli olduklarında tazminatlarının verilmemesi.
Emekli astsubaylar artık bu sorunlar çözülsün diyerek bir adalet yürüyüşü başlatmıştı. Hem görsel hem yazılı medyada bu konuya elimden geldiğince yer vermeye çalıştım. Takip edenler bilir.
29 Eylül’de Niğde’den başlayan yürüyüş; 17 Ekim’de Ankara Ulus’da son bulacak.
Ben bu yazıyı yazarken onlar yürümeye devam ediyor.
Ben bu satırları yazarken onlar Kırıkkkaledeler. Siz bu yazıyı okurken nerede olurlar bilemiyorum.
“Yaşasın astsubaylık onurumuz.” diyerek yürümeye devam ediyorlar. Mesafeler artık kısaldı. Belki de siz bu yazıyı okurken onlar hedefe varmış olacaklar. Mesafe 100 kilometrenin altına düştü. Kararlılıkla ve inançla hedefe yürüyorlar.
Süreci gururla takip ediyorum.
55 yaşlarında olan fakat 18’lik delikanlılara taş çıkarırcasına dimdik yürüyen Cafer Demir komutanımın azmine ve kararlılığına hayran kalarak takip ediyorum.
Zaman zaman duygulandığımı da itiraf etmek istiyorum.
Neden mi ?
Ben karakol bahçelerinde büyüdüm. Lojmanlar karakolla yan yana olur. Karakolla iç içe,nöbet tutan asker abinin yanında nöbet tutarak,babam gece dersi verirken en arkada oturup dersi dinleyerek,yemekhaneye gidip asker abi bana salçalı ekmek yap diyerek geçti yıllar.
Annemin topuklu ayakkabılarını giyip evden kaçar gece dersine giderdim. En arkaya oturur dinlerdim. Topuklu ayakkabının çıkardığı sesi duyan asker abiler Özge geliyor ders kaynayacak diye sevinirlermiş. Babam öyle derdi.
Benim anılarıma benzer anılara sahip olan binlerce asker çocuğu vardır. Okuyunca beni çok iyi anlarlar.
Asker çocukları olarak bizlerin korkulu rüyası tayin dönemleriydi. Birbirimize alışıp kaynaşırdık. Tam bağ kurduk,dost olduk derken aramızdan birinin babasının tayini çıkardı.
Uzmançavuş çocukları şanslıydı. Uzmançavuşların 4 ya da 5 senede bir tayini çıkardı. Astsubay çocukları en şanssız çocuklardı.Babalarının tayini 2 senede bir çıkardı.
İlk seneleri yeni bir yere alışmak için geçerdi. İkinci seneleri de acaba babamın tayini nereye çıkacak kaygısı ve yer belli olduktan sonra da bulunduğu ortamdan ve arkadaşlardan ayrılma üzüntüsü ile geçerdi.
Bu mesleğin zorluğunu sadece babalar değil çocukları da çekti.
Hafızamda bunun gibi nice anı var..
Mesela siz 6 yaşında bir çocuğun doldur boşalt yaptıracağını düşünür müsünüz ?
Biz bunlarla büyüdük .
Yanlışım olabilir. 36 yaşındayım. 6 yaşında ezberlemiştim. Aradan 30 yıl geçmiş. Sanırım şöyleydi:
-Yüksek tutuş !
-Şarjör çıkar. Kurma kolunu çek! Bırak!
-Tetik düşür! Emniyet aç, emniyeti kapat…
İşte bunlarla büyümüş bir asker çocuğu olarak Cafer Demir’in ve yanındakilerin emeği,kararlılığı ve azmini gördükçe gözlerim dolu dolu . Çünkü bunu hak etmediler. Zorluklarla kelle koltukla geçirdikleri yılların karşılığı böyle olmamalıydı.
Bütün bunları sizlere aktarırken,bu satırları yazarken gözlerimden bir damla yaş aktı. İçimde hüzün ve birazda kırgınlık ve kızgınlık var.
Cafer Demir, yıllarını verdiği mesleğin onurunu korumak için ayakları patlayana kadar yürümek zorunda kalmamalıydı.
Cafer Demir’e ve onun gibi nice onurlu ve şerefli komutanlarıma selam olsun.
Ben evimde keyifle oturup bu satırları yazarken; sizler evinizde,iş yerinizde,otobüste,okulda rahat rahat bu yazıyı okurken acaba kaç asker tüfek tutarak bize bu rahatlığı sağlıyor ?
Rahatlığımızı ve huzurumuzu kolluk kuvvetlerine borçlu olduğumuzu unutuyoruz. Onları sadece şehit olduklarında önemsiyoruz. Ana haber bültenlerinde bir dakika yer verip bir daha hatırlamıyoruz.
Bu ülkenin askeri sahipsiz!
Sesini duyan yok! Senelerdir sorunlarını çözecek bir makam arayan ve geçinemediğini söyleyen emekli askerlerimizi duyan yok. İşte onlar da son çare kendilerini yollara vurdular.
Ey Türk Milleti bu ülkenin askeri yollara düştü haberiniz var mı ?
Emekli astsubaylar Niğde’den başladılar. Ankara’ya kadar yürüme kararı aldılar. Haberiniz var mı ?
Bizim askerimiz bu kadar mı değersiz ? Neden yaşam standartları yükselsin, hakları verilsin diye yollara düşmek zorunda kalıyorlar ? Hepimiz şapkamızı önümüze koyup bu sorulara cevap arayalım.
Astsubaylarımız,29 Eylül’de Şehit Astsubay Ömer Halisdemir’in anıt mezarının önünde bir basın açıklaması yaparak yürüyüşe başladılar.Yaklaşık 400 kilometre yürüyecekler. Ekim ayına girdiğimizi ve hava sıcaklığının her gün biraz daha düşeceğini göz önüne alırsak zorlu bir yolculuk olacak.
Astsubaylarımız 17 Ekim 2024’te Ankara’da olmayı planlıyor. Ankara’da Ulus Heykeli önünde basın açıklaması yaparak eylemlerini sonlandıracaklar.
Bu eylemle emekli astsubaylar, sorunlarını bilen ve onları destekleyen bir kamuoyu yaratıp yetkililerin,özellikle hükümetin ve muhalefetin dikkatini çekmek istiyor .
Ordunun belkemiği olan,savaşta ve barışta en ön safta yer alan,şehit olduklarında sadece 1 dakika ana haber bültenlerinde yer bulan astsubaylar, özlük haklarının iyileştirilmesini istiyor.
Astsubaylar, emeklilikte az maaş almaları, başka işlerde çalışmak zorunda kalmaları nedeniyle,emeklilik şartlarında ve maaşlarında iyileştirme bekliyor.
Yürüyüşün başlangıç noktasında Emekli Astsubaylar adına basın açıklaması yapan Emekli Astsubay Levent Ulucan,Ömer Halisdemir’in kahramanlığı ve astsubaylık mesleğinin kutsallığını vurguladı.Astsubayların yıllardır hak mücadelesi içinde olduğunu ve karşılaştıkları zorlukları dile getirdi.
Ulucan: “ Milli Savunma Bakanları ve devletin tepe noktaları tarafından yıllardır verilen sözler unutuldu.Biz bu sözlerin takipçisi olacağız.” dedi.
400 Kilometrelik zorlu yürüyüşün Kahramanı Emekli Astsubay Cafer Demir,Şehit Ömer Halisdemir Anıtı önünden şu açıklamaları yaptı :
“Ey Aziz Şehidim!
Kemiklerin sızlıyor biliyorum.Senden aldığım feyz ve ilham ile tüm astsubaylar adına onurumuz için yürüyeceğim.”
Türk Milleti! Bizim askerimize vefa borcumuz var. Onların bizlerde çok hakkı var.
Şu sorulara cevap verin lütfen. Bu ülkede yaşayan herkes cevap versin.
Yaralandınız mı ?
Uzuv kaybettiniz mı ?
Şehit oldunuz mu ?
Kaç İl değiştirdiniz?
Evinizi kaç kez farklı illere taşıdınız?
Çocuklarınız kaç farklı ilde eğitim gördü ?
Kaç kez düğüne, doğuma, ölüme katılamadınız?
Bu ülkenin astsubayı bu saydıklarıma “defalarca” cevabını verdi.
Onların bu ülke için yaptığı fedakarlıklardan sonra bizim onlar için yapacağımız tek bir şey var.Haklarını ve hukuklarını korumak.
Nasıl mı ?
Şimdi okuduğunuz bu yazıyı etrafınızdaki herkesle paylaşarak bu yürüyüşten haberdar olmayanlara duyurabilirsiniz.
Yerel seçimler bitti. Belediye başkanları seçilmeden önce seçmen olarak gördükleri için kapılarını aşındırdıkları işçileri; seçimden sonra işten attılar.
Türkiye’nin birçok yerinde belediye şirket işçileri seçimden hemen sonra çeşitli bahaneler ile işten atıldı.
Sunulan bahanelere baktığımızda en popüler bahaneler :
1-)Tasarruf Tedbirleri
2-)Yaşanan ekonomik sorunlar
İşveren tarafından haklı sebep bildirilmeden iş akdinin feshini içeren Kod-4 ile sorgusuz sualsiz işçiyi işten çıkarmak çok kolay.
Iğdır’dan İzmir’e Türkiye’nin birçok belediyesinde işçiler işlerini geri almak için eylemdeler. Çoğu kod-4 mağduru. Eylemler genelde çalıştıkları belediyelerin önünde sürüyor.
Birçok belediye işçisinin eylemde olduğu şu günlerde,kendi belediyelerinin önünde eylem yapmanın olumlu bir sonuç doğuracağına olan inançları kalmadığı için Çiğli Belediyesi İşçileri sürdürdüğü direnişi CHP Genel Merkezi önünde devam ettiriyor.
Çiğli Belediyesi’nde işten çıkarılan işçiler toplamda 147 kişi. 147 işçinin ise 104’ü kadın.Hamileler, doğum izninde olanlar, kronik hastalıkları olanlar ve çocuklarını bırakıp genel merkezin önünde bekleyişte olanlar var. Hatta çocuğuyla birlikte CHP Genel Merkezi’nin önünde eyleme devam edip çocuğuyla kaldırımda yatan işçi aileler var.
Bir işçi çocuğu,babasının hakkı için kaldırımda yatıyorsa kimse yatağında rahat yatmasın!
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel ile mecliste bir görüşme gerçekleştirmişler. Özel, ilçe belediyelerle görüşüp dönüş yapacağını ifade etmiş ama o gün bugündür kimseden dönüş alamamışlar.
ÇİBEL Temizlik Hizmetleri ve Çiğli Gıda İnşaat Turizm şirketlerinde çalışan DİSK Genel-İş ve TOLEYİS sendikasında örgütlü 104’ü kadın olan 147 işçinin başlattıkları direnişte, işçiler maalesef sendikalardan da destek alamıyorlar. Sendikaların misafirhanesinde kalamıyorlar.Her ay işçilerden aidat alan sendikalar, bu işçilere gelin şu otelde kalın. Masraflarını sendika karşılasın. Gündüz bekleyin bari gece de rahat bir yatakta yatın demiyor.
Yapılan işçi kıyımı için gösterilen nedenler; tasarruf tedbirleri ve ekonomik sorunlar. Siyasilere sormak gerekir.
Bu problemlerin sorumlusu işçi mi ?
Sorunların çözümü işçi kıyımıyla mı olacak ?
Sendika yöneticilerine sormak gerekir.
Eylemdeki işçileri geceleri yatıracak bir yatak bulmak zor mu? Sendika olarak bir yatak,bir yemek ,bir su vermek zor mu ?
Ekmeği için mücadele eden bütün işçilere özellikle günlerdir kaldırımda yatan Çiğli Belediye İşçisi kadınlara selam olsun. Kalbim sizlerle.
Her seçim dönemi ilk söz verilen kesim taşeron işçiler için çözüm ne zaman gelecek ?
Seçim bitti ama geçim derdi bitmedi!
Mobbing,geçim sıkıntısı,eşit olmayan çalışma şartları, açlık ve yoksulluk sınırının altında verilen maaşlar işçinin belini büktü .
Hem iktidar hem muhalefet, oy devşirmek için kullandıkları işçileri seçimden sonra yine unuttu!
İktidar partisinin bu konuda sesi çıkmaz oldu. Seçimden önce “taşeronun alayına kadro vereceğiz .”diyen iktidarın en küçük paydaşı olan parti ise seçimden sonra , taşeron sorununu kısık sesle dile getirdi.Yeterince atılımda bulunmadı.
Toplum, samimiyetle işçinin,emekçinin,halkın yanında olan yöneticilere hasret kaldı.
Ana muhalefet ise meydanlara insanları toplayıp yine vaatler verdi. Işıkları açıp kapatmakla yetindi.
Samimiyet, meydanlara insanları toplayıp miting yapmakla ya da ışıkları açıp kapatmakla olmaz. Samimiyseniz önce başında olduğunuz belediyelerdeki işçilerin hakkını tam verin ve çalışma şartlarını iyileştirin dedik. Duyan olmadı.
Seçim dönemi birbirini yiyen siyasi parti liderleri birden kafa kafaya verdi. Bu duruma da yumuşama,normalleşme dedi.
İşçi de emekçi de unutuldu.
Sözün özü dostlar, kendi derdimize yanmak yine kendimize kaldı.
Habertürk’ün haberine göre Tatlıoğlu, “Gelinen noktanın önümüzdeki zaman diliminde daha doğru yorumlanacağını düşünüyorum. İlk günden itibaren onurla yer aldığım, heyecanla hizmet ettiğim bu siyasal süreci kendi açımdan sürdürülebilir bulmuyorum. Bu nedenle İYİ Parti mensubiyetimi sonlandırıyorum” dedi.