19 Ekim 2024 Cumartesi
Kazandığı 2019 seçimlerinin iptal edilmesi, ikinci kez kazandıktan sonra 2019-2024 arasında ‘ahmak’ dedi gerekçesiyle açılan ‘uyduruk’ bir ‘siyasi’ dava… Topal ördek denilerek çalıştırmamak için, finansa erişim kanallarını kapatma, projelere bulunan dış kredileri onaylamama, tanımama, yok sayma, bürokratik engellemelere rağmen 2024 seçimlerini bir kez daha acık ara, belediye meclis çoğunluğunu da kazanarak ‘topal ördek’ yakıştırmalarını yok etmesi ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanlığını da almasıyla birlikte iyice iktidarın ‘korkusu’ haline geldi.
Kim ne derse desin Ekrem İmamoğlu genç yaşlı demeden toplumun geniş kesimlerinde çok yüksek bir kabul görürken, gittiği her yerde, halka açık ortamlarda çok yüksek bir heyecan dalgasına yol açmaktadır. Yapılan tüm kamuoyu araştırmalarında halkın tercih ettiği, en yüksek kabul gören, adı geçen isimler içinde en önde çıkan isimlerden biridir.
Ekrem İmamoğlu CHP 20’nci Olağanüstü Tüzük Kurultayı’ndan sonra, partinin yeni program çalış tayından önce yaptığı geniş mesajlar içeren konuşmayla sadece salonda bulunan CHP’lileri değil iktidar değişikliği bekleyen geniş halk kitlelerini de heyecanlandırdı.
Ekrem İmamoğlu yaptığı kurultay konuşmasında ‘’buradan öyle bir çıkalım ki; yıllardır bu partiyi karıştırmak için türlü imkanı kullananların, yakın çevrelerine özel televizyon kurduranların, troll orduları besleyenlerin heveslerini kursaklarında bırakalım’’ bu sözler sadece iktidarı değil, muhalefet görünümlü bazı çevreleri de hedef alan sözlerdir.
İmamoğlu CHP’lilere verdiği mesajda ‘’Bundan sonra hiçbir toplantıda dünün detaylarını konuşmayalım, kafanızdan silin o gündemleri. Geçmişte o olmuştu, şu olmuştu, sadece geleceğe bakın.’’ Hep birlikte geleceğe odaklanalım…
İktidar İmamoğlu korkusuyla açtığı ‘ahmak’ davasını 2019’dan beri Demokles’in kılıcı gibi tepesinde sallandırıyor. Anımsanacak olursa yine 2023 Mayıs seçim sürecinde İmamoğlu’nun adaylıkla ilgili adı her geçtiğinde ya ‘’hakkındaki siyasi yasak davası kesinleşirse’’ kaygısı gündemde tutuldu. İmamoğlu’nun aday olmasını savunanlar bile, aday gösterildiğinde hızlıca dava sonuçlanır, siyasi yasak gelirse adaysız kalınabilir endişeleri pompalandı. Öyle ki İmamoğlu ile birlikte bir aday daha gösterilir, ola ki İmamoğlu’na siyasi yasak gelirse diğer aday devam eder, kalan aday mağduriyetten faydalanır senaryoları bile çokça dile getirildi.
Ve doğal olarak İmamoğlu’nun aday olmasını isteyenlerin sesi bu korkularla bastırıldı!
Ne oldu? Bunca geçen sürede hemen kesinleşebilir denen davanın sonucu hala belli değil. Şimdi yine adaylıkların çokça konuşulduğu süreçte o dava gündemde tutularak İmamoğlu’na her an siyasi yasak gelebilir endişeleri pompalanıyor. İktidara yakın bazı gazeteciler ‘sağlam kulis’ adı altında aldığımız ‘kulis bilgisi’ne göre İstinafta davanın kesinleştiğini, siyasi yasağın geldiğini iddia ederek kamuoyu yönlendirmeleri yapmaktadırlar.
Görüldüğü üzere siyasi yasaklardan mağdur olmuş, yasakları kaldırma vaadiyle iktidara gelmiş olanlar iktidarı kaybetme korkusu hakim olunca çareyi rakibine kontrol ettikleri yargı eliyle ‘siyasi yasaklı’ kılarak, ayar vermeye, tasfiye etmeye çalışıyor.
Siyasi yasak konusu son günlerde bu kadar çok konuşulup, bu kadar çok gündemde tutulunca İmamoğlu CHP Kurultayı’nda ‘’Kolaysa denesinler, bildiklerini yapsınlar, yine kazanacağız. Var gücümle çalışmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Türkiye, yenidünyada hak ettiği yeri alacak. Devletimizi adil, demokratik yapacağız. Kim yapacak? Biz yapacağız’’ diyerek bir anlamda kendisini CHP örgütüne emanet etmiştir.
İmamoğlu daha önce katıldığı bir TV programında ‘’Ceza mı vereceksiniz, hodri meydan… İstinaf hakkımda ceza versin, iktidar Yargıtay kararını göremez’’ dediğinde.
Adalet Bakanı bunu ‘yargıya parmak sallamak’ olarak görüp ‘kimse yargıya parmak sallayamaz’ derken. Bazı iktidar yanlısı gazeteciler ‘bak sen şu hadsize! Yargı buna ceza verirse milleti sokağa dökecekmiş!’ laflarını ettiler.
Oysa açıklamalarda yargıya sopa sallamak yok, sokağa dökme çağrısı diye bir şey yok. Ya ne var, siyaseti yargı üzerinden dizayn etme senaryolarına itiraz var. Yargının siyasallaşması sonucu hak arama yollarının tükenmesiyle birlikte derdini milletle paylaşma, milletin haksızlığa isyan edeceği, yargı yoluyla önü kesilen siyasetçiye halkın sahip çıkacağına olan inanç var.
İmamoğlu’nun geniş halk kitlelerinde yarattığı heyecan arttıkça ona paralel iktidar cenahının korkusu artıyor. İmamoğlu’nu siyasi yarışta yenemeyeceğine inanan iktidar uydurma bir ‘ahmak’ davasıyla rakibini siyasi yasaklı hale getirerek ekarte etmek istiyor. İktidar Mayıs sürecinde olduğu gibi ‘siyasi yasak’ konusunu sanki karar kesinleşmiş veya her an kesinleşebilirmiş gibi bir hava yaratıyor.