evden eve nakliyat
DOLAR 38,0940 0.11%
EURO 43,0721 -0.45%
ALTIN 3.949,420,59
BITCOIN 3198228-0,95%
Bursa
17°

AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Erdal ORHAN

Erdal ORHAN

15 Nisan 2025 Salı

TÜRSAB GENEL BAŞKAN YARDIMCISI HASAN EKER: – “TURİZM 12 AYA VE ÜLKE GENELİNE YAYILMALI”

TÜRSAB GENEL BAŞKAN YARDIMCISI HASAN EKER:  – “TURİZM 12 AYA VE ÜLKE GENELİNE YAYILMALI”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

“TURİZMCİ SOYULMUŞ ELMA DİLİMİNİ İHRAÇ EDER”

Her yıl 15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanan ‘Turizm Haftası’ nedeniyle bir mesaj yayınlanan Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Genel Başkan Yardımcısı Hasan Eker, Turizm Haftası’nın, toplumda turizm bilinci oluşturmak, iç turizmi canlandırmak, halkın turizm hareketlerine katılımını sağlamak, turizm ve kültür değerlerini tanıtmak ve turizmi geliştirmek amacıyla kutlandığını söyledi.

Turizmcinin, iyi eğitim almış, dünya insanları ile iletişim halinde, global düşünen, hoşgörülü ve barışçıl, aynı zamanda istihdama ve yurt dışından döviz getirmesi nedeni ile ülke ekonomisine önemli katkı sağlayan, ulvi bir iş yapan, elindeki çantada taşıdığı broşürler ile dünyanın her bir noktasında önce ülkesini sonra firmasını tanıtan bir kişi olduğunu belirten Eker, “Turizmci olmaktan ne kadar gurur duysak azdır” dedi.

“TURİZM GELİRLERİMİZİN YÜZDE 90’I NET OLARAK ÜLKEMİZE KALMAKTADIR”

Dünyada yıllık ticaretin 7,7 katrilyon dolar düzeyinde gerçekleştiğini, global anlamda turizm hacminin de 700 milyar dolar olduğunu ifade eden Hasan Eker, “Türkiye’nin turizm gelirini 60 milyar dolar olarak düşünürsek, dünya ticaretinden yaklaşık yüzde 1, turizm gelirlerinden de yaklaşık yüzde 10 pay almaktayız. Bu önemli bir rakamdır. Türkiye’de hiç bir sektör bu kadar başarılı değildir. Ayrıca turizm gelirlerimizin yüzde 90’ı net olarak ülkemize kalmaktadır. Bu başarıda payı olan başta turizmciler olmak üzere, katkı koyan herkesi kutlarım” şeklinde konuştu.

“TURİZMİN HAM MADDESİ DOĞA, ARKEOLOJİ, TARİHİ ESERLER”

Turizmin ham maddesinin doğa, arkeoloji, tarihi eserler, kültür ve gastronomi olduğunu dile getiren TÜRSAB Genel Başkan Yardımcısı ve Burkon Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Eker şunları söyledi:

“Bu değerlerimizi korumalıyız. Bir bölgede sınırsız turizm olamaz. Turizm bölgelerinde belli bir oranın üzerinde yapılaşma olamaz, aksi takdirde turizm bölgesi olmaktan çıkar, sürdürülebilir turizm yapılamaz. Bakanlıklarımızın ve turizm bölgelerindeki belediye başkanlarımızın bu konulara azami dikkat etmesi gerekmektedir.

Turizmin 12 aya ve 81 ile yayılması gerekmektedir. Turizm payının büyük bir bölümünü İstanbul ve Antalya almaktadır. Turizmin ülke geneline yayılması gerekmektedir. Bunu sağlamak için de ülke turizmi yerelden ve yerinden yönetilmelidir. Yerelde kurulacak resmi turizm yönetim yapısı ile kamu ve özel sektör temsilcileri aynı masada toplanmalı, kararları almalı,  belli bütçeler ve uzman personel ile turizmi koordine etmelidir.”

“TEŞVİKLER VE DESTEKLERDEN EN AZ PAYI TURİZMCİLER ALMAKTADIR”

Açıklamasında sektörel sorunlara da değinen TÜRSAB Genel Başkan Yardımcısı Hasan Eker, “Ülkemizde sanayiciler ve esnaf kesimine önemli teşvikler ve destekler verilmektedir. Bu teşvikler ve desteklerden en az pay alan ise turizmcilerdir. Turizmcilere özel otel yatırım teşviği dışında önemli bir teşvik olmadığı gibi, ihracatçıların faydalandığı statüden de yararlanılamamaktadır.  Ayrıca cirodan alınan yüzde 2 konaklama vergisi ve TGA payı ek yük olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylesine önemli bir sektöre ve özellikle seyahat acentelerine ciddi teşvikler verilmelidir” şeklinde konuştu.

“TÜRSAB AKTİF OLARAK ÇALIŞMAKTADIR”

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin 36 bölge başkanlığı ve Genel Merkezi ile birlikte aktif olarak çalıştığını, kaynaklarını verimli kullanan, üyelerine hizmet odaklı çalışmalarıyla örnek bir kurum olduğunu ifade eden Hasan Eker, “Birliğimiz, ‘Turizm Yüzyılı’ projesi ile turizmi 12 aya ve 81 ile yaymak için çalışmalarına devam etmektedir. TÜRSAB, 2018 yılında düştüğü yok olma noktasından, uygulamış olduğu mali disiplin ve kurumsal yönetim ilkesi ile geleceğe umut ile bakan bir kurum haline gelmiştir. Birlik bütünlük içerisinde daha uzun yıllar ülkemize hizmet edecektir.” dedi.

TÜRSAB Genel Başkan Yardımcısı ve Burkon Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Eker açıklamasını, “Üniversitedeki turizm profesörü hocamın söylediği gibi, ‘Turizmci soyulmuş bir elma dilimini ihraç eden, nakliyesini de müşteriye ödeten bir kişidir.’ Bu vesile ile tüm turizmcilerin, turizm gönüllülerinin Turizm Haftası’nı kutluyorum” diyerek tamamladı.

Devamını Oku

Kiralardaki fahiş fiyatlar TBMM gündeminde: CHP’li Hasan Öztürk’ten tavan kira teklifi

Kiralardaki fahiş fiyatlar TBMM gündeminde: CHP’li Hasan Öztürk’ten tavan kira teklifi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye’de son yıllarda giderek derinleşen barınma krizi, Meclis gündemine taşındı. CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, konut kiralarına tavan fiyat uygulaması getirilmesini öngören bir kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sundu. Öztürk’ün teklifine göre, kira bedelleri hiçbir şekilde net asgari ücreti aşamayacak.

Özellikle büyükşehirlerde kiraların fahiş biçimde artmasıyla birlikte milyonlarca vatandaşın ev bulmakta ve barınma giderlerini karşılamakta zorlandığını belirten Öztürk, “Devletin barınma krizine kayıtsız kalma lüksü yoktur. Sosyal hukuk devleti olmak, halkın en temel hakkı olan barınmayı güvence altına almakla başlar,” dedi.

“Kira bedeli asgari ücreti geçemez”

Teklif kapsamında, Türk Borçlar Kanunu’na eklenecek hükümle, konut ve çatılı işyeri kiralarının başlangıç bedeli ile yıllık artışlarının yürürlükteki net asgari ücreti geçemeyeceği belirtiliyor. Bu sınıra aykırı yapılan kira sözleşmeleri ise, asgari ücreti aşan kısmı yönünden geçersiz sayılacak.

“Ev sahibi de kiracı da hukuk içinde korunmalı”

Öztürk, “Biz kiracıyı da ev sahibini de koruyan, hakkaniyetli bir düzenleme öneriyoruz. Barınma hakkı ekonomik kazançtan üstündür. Piyasanın insafına bırakılmış bir kira düzeni, sosyal çöküşe yol açar. Bu teklif, hem kira balonunu söndürmeyi hem de orta vadede konut krizine çözüm üretmeyi amaçlıyor,” ifadelerini kullandı.

“Sırça köşklerden halkın derdini göremezler”

CHP’li vekil ayrıca hükümete de çağrıda bulunarak, “Saraylarda yaşayıp ev kirası ödeyen insanın çilesini bilemezsiniz. Artık halkın sofrasına, evine, sokağına bakın. Bu teklif, halkın sesidir.” dedi.

Devamını Oku

Kültür ve Sanatın Başkentine Tualleriyle Renk Kattılar!

Kültür ve Sanatın Başkentine Tualleriyle Renk Kattılar!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Profesyonel ressamlara şapka çıkartan yetenekleriyle “Bursa’nın Fethine” damga vurdular! KSD Kültür Sanat Derneği’nin başarılı ressamları Teyyare Kültür Merkezi’nde ziyarete açılan resim sergisine sergilenmek üzere verdikleri yağlı boya tablolarıyla ilgi odağı oldu. Dernek Başkanı Filiz Aydın Yıldırım; “Derneğimizin sanatçıları Tomris Bayraktar, Mine Bozoğlu ve biricik evladımız Efsun Seray Bozoğlu kızımızın eserleriyle birkez daha onur duyduk. Bursa’nın fethinin yıldönümüne gelen sergi bizler için daha da anlam kazandı. Bu yıl çatı kuruluşumuz ARKON Kültür Sanat Teknik Anadolu Lisemizin bir yandan temellerini atmayı planlarken, kronik rahatsızlıkları olan ve tedavilerini yurtdışında aramak zorunda olan ailelerimizin bebeleri için çalışmaları eş zamanlı yürüteceğiz. Bursa’yı seviyoruz. Bursa’nın değerlerini korumaya ve yeni eserler kazandırmaya devam edeceğiz.” dedi.

Bursa’nın Fethi…

Osmanlı Devleti tarafından  1314 yılında başlayan Bursa kuşatması, 10 seneden fazla sürdü. 1324′ de hastalanan  Osman Bey, kumandayı oğlu Orhan Bey‘e devretti. Osman Gazi, oğlu Bursa’ yı fethettiği sırada vefat etti (1326).

Orhan Bey, Müdanya limanını ve Orhaneli’ni fethederek Bursa’nın Bizans ile bağlantısını kesti. Aralıklarla on yıl süren kuşatma sonunda Bursa teslim oldu.  İpek üretiminin merkezi olan Bursa, Osmanlı Devleti’nın başkenti yapıldı. Osmanlıların bu dönemde Sakarya havzası ve Marmara Bölgesinde yaptığı fetihlerdeki amacı, batı yönünde ilerleyip Rumeli’ye geçmekti.

Öncesi

Kuruluşu, milattan önceki yıllara dayanan Bursa, daha sonra Romalıların eline geçti. Roma’nın Doğu ve Batı olmak üzere ikiye bölünmesinden sonra çevresi ile birlikte Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans’ın) idaresinde kalmıştır.

Osman Bey’in siyasi faaliyetlerinden bahsedilirken işaret edildiği gibiOsman Bey, Bursa’yı kuşatma altına almış fakat fethine muvaffak olamamıştı. Bununla beraber Bursa’ya Bizans’tan gelecek yardıma mani olmak için, şehrin yakınlarına iki kale yaptırmış, bunlardan birine Ak Timur’u, diğerine de Balabancık’ı muhafız olarak tayin etmişti. Böylece Osman Bey, Bursa’ya dışardan gelebilecek yardim yollarını denetim altına almış oluyordu. Bu sebeple 1315 yılından itibaren Bursa, Osmanlılar tarafından çevresinde inşa edilen kaleler vasıtasıyla bir mânâda muhasara altına alınmış oluyordu.

Kuşatma ve fetih

Orhan Bey, 1326 yılında büyük bir kuvvetle Bursa üzerine yürüdü. Aşikpaşazade ve Nesri gibi kaynaklar,Osman Gazi’nin, Bursa’nın fethinden önce oğlu Orhan’a:Oğul, sen önce Adranps (Orhaneli)’a git ki, o kâfirin babası  Dinbozgazasında benim Bay Koca’mın düşmesine sebep oldu. diyerek onu Gazi Mihal (Köse Mihal), Turgut Alp, Şeyh Mahmud ve Şeyh Edibali’nin kardeşi oklu Ahi Hasan’la gönderdi. Orhan Bey, bu tecrübeli komutanlarla görüşerek Bursa’nın güneyinde ve bir bakıma Bursa’nın anahtarı durumunda olan Adrenos kalesini alıp yıktırdı. Orhan Bey’in gelişinden önce kaleyi boşaltıp Elete dağına çıkmış olan halk ve kale beyi, Orhan’a itaatini bildirdiler. Bunun üzerine tekrar yerlerine iade edilen halka karşı Orhan Bey, insaf ölçülerini aşmayacak derecede merhamet ve hoşgörülü bir şekilde davrandı.

Bursa’nın Kuşatılması

Bundan sonra Bursa önlerine gelenOrhan Gazi, Pınarbaşı mevkiinde karargahını kurup kaleyi kuşattı. Bizans’tan beklenen yardımın gelmeyeceğini anlayan ve kaleyi kurtarmaktan da ümidini kesen kale beyi, Gazi Mihal Bey vasıtasıyla ve bazı şartlarla Bursa’yı teslim edeceğini bildirdiğinden 2 Cemayizelevvel 727 (6 Nisan 1326) tarihinde Bursa Osmanlılara teslim edildi. Kale muhafızı olan Evrenos da Müslüman olarak Osmanlıların hizmetine girdi. Orhan Bey, burayı aldıktan sonra babasının na’şını buraya getirterek sonradan Gümüşlü Künbed diye meşhur olan yere defn ettirdi.

Sonrası

Bursa’nın fethinden sonra, Orhan Gazi için ele geçirilmesi gereken hedef artık İznik olmuştur.

Bursa’nın zaptından sonra Osmanlı Beyliği’nin merkezi buraya nakledilmiştir. Yeni hükümdar burayı yeni binalarla süslemiştir. İnşa edilen dinî ve sosyal eserlerle şehir, Müslüman Türk şehri olma hüviyetini kazanıp yeni bir çehreye büründü. Orhan Bey, daha isin basında eski kiliseleri mescide ve medreselere çevirdi. Bursa’da fakir ve yoksulları doyurmak için imâret yaptırıp onlara vakıflar tahsis eyledi. Buradaki bilgin ve hafızlara da maaş bağladı.

TARİHİ MİNBERİN ÖZELLİKLERİ
Minber bütünüyle kainatı sembolize ediyor. Minberin giriş kapısının üzerindeki kitabede altın yaldızla Osmanlıca olarak, ‘Yıldırım Beyazıt Han tarafından hicri 804 (miladı 1402) yılında yaptırılmıştır’ ibaresi yer alıyor. Sarmaşık motifleriyle süslü olan tırabzanların sağ çıkış ikinci kolonu üzerinde süsleme motifine uygun sülüs tarzda yazılmış, Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet işi ibaresi dikkat çekiyor. Sanatkarın bu imzası son yıllarda fark edildi. 

Minberin doğu cephesinde, biri dar dikdörtgen, diğeri alanı daha geniş üçgen biçiminde, bir diğeri en altta şerit halinde uzanan taşıyıcı dolap serisi banko olmak üzere birbirine bitişik üç kompozisyon alanı bulunuyor. Üçgen ve dikdörtgen yüze ikisi birlikte Güneş Sistemi’nin kabartma formlarla işlendiği bir alan var. Gezegenlerin her biri yörünge hareketleriyle birlikte küresel kabartma motifler halinde Güneş’e olan uzaklık ve aralarındaki büyüklük karşılaştırmaları da verilerek olması gereken yerlerde.

Gezegenler, Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Pluto şeklinde olan Güneş’e uzaklık sıralaması da doğru. Büyüklük mukayesesi de baz alındığında Dünya’dan elli bin defa daha büyük olan Güneş, büyük bir ustalıkla mükemmel şekilde işlenmiş durumda.

Anlaşılacağı üzere dünyanın yuvarlak olup olmadığının bile tartışıldığı bir devirde bir ahşap işçisi bile o dönemde bilinen tüm gezegenleri rasgele bir yıldız olarak değil, güneş sistemimizdeki birer gezegen olarak işlemiş..
 Peki o çağda bu bilginin sırrı nedir?

Tarihi minber üzerinde güneş ve galaksi sistemleri var. Hem de gezegenlerin büyüklük oranları ve yörüngeleri gerçek oranlarla örtüşüyor…

1402 tarihinde (Hicri 804) inşa edilen Bursa’nın tarihi sembollerinden Ulu Caminin minberinin Doğu yakasında (mihraba bakan yüz) Güneş sistemi, Batı yakasında ise Galaksi Sistemi yer alırken evrenin kül olarak tasvir edildiği ileri sürüldü. 602 yıllık tarihi minberdeki şekiller bu tespiti doğrular nitelikte. Hem de minberin her iki yüzünde şaşırtıcı şekilde evrenin haritalarının adeta bir krokisi var. Bu kadar büyük bir tesadüf olabilir mi, yoksa bu minberin banisi gerçekten bir astronomi hayranımıydı?

İlginç şekillerin sırrını çözen kişi Araştırmacı Fevzi Ülgü Alsancak. 1980 yılından bu yana minber üzerinde yaptığı çalışmalarla tarihin derinliklerinde kalan gerçeklere ışık tuttuğunu söyleyen Alsancak, “Alan süsleme motiflerinde simetri yoksa mutlaka bir mesaj vardır” ilkesinden yola çıkarak, minberdeki şekiller üzerine yapılan yorumların tutarsız olduğunu söylüyor. Bilim teknoloji ve uzay bilimleri araştırma tekniklerine kafa yoran bir öğretmen olduğunu belirten Ülgü, motifleri dikkatlice incelediğinde minberin mihraba bakan yüzünde güneş sistemini keşfettiğini söylüyor.

Bursa’da yayınlanmakta olan Apameia dergisinde yer alan bilgilere göre, minberin gizem ve sırlar içerdiğini iddia eden Ülgü, “minberin taşıdığı kıymet ve değerler, açısından şu noktalara dikkat etmek gerekir. Doğu yakası Güneş Sistemi, Batı yakası ise ise Galaksi sistemleri yerleştirilmek suretiyle bir kül halinde kainat sembolize edilmektedir” iddiasında.

Mihrapta yer alan Güneş Sisteminde 9 gezegen var. Bunun da ötesinde gezegenlerin güneşe göre konumlarının ve büyüklükleri gerçek ölçülerle örtüşür oranlarda. Güneş ve gezegenler arasındaki mesafe büyük olduğu için yıldız gezegenlerden farklı olarak 9 damlacıklı kurs olarak işaretlenmiş.

Ülgü, yine Kündekari sanatının bir özelliği olan parçaların birleşmesiyle oluşan çukur kanal çizgilerinin de gezegenlerin yörüngesini temsil ettiğini söylüyor. Bu yüzeyde yer alan bir başka gizem ise serpiştirilmiş halde yıldız motifleri yer alması ve buların içinda kuyruklu yıldızların da bulunması. Ülgü’nün dikkat çektiği en önemli detaylardan bir de Plüton gezegenin tek başına ayrı bir platformda ve bir açı farkı ile gösterilmiş olması. Bilindiği üzre güneş siteminin aynı düzlem üzerinde olan ilk 8 gezegeninin aksine Plütao ayrı düzlemde dolanmaktadır.

Minberin Batı Cephesinde ise 7 adet Galaksi formatı tespit ettiğini söyleyen Ülgü, galaksi platformlarının 5 ayrı renkte sedef kakma ile gösterildiğini söylüyor. Ancak ne yazık ki bugün hatalı boyama teknikleri ile bu önemli detay büyük ölçüde yok edilmiş durumda. Ama kayıtlardan bunu doğrulamak mümkün…

Ülgü’nin bir diğer iddiası ise minberin her iki yüzünde yer alan 3’lü ve 12’li dolap kapaklarının Türk boylarını temsil ettiği yönünde.

Sırlarla dolu minberin giriş kapısı üzerinde Murat Han oğlu Yıldırım Beyazıt Hanın emriyle Hicri 804 yılında minberin yapıldığı bilgisi yer alıyor. Ülgü, kayıtlarda minberin ustası ile ilgili çelişkili bilgiler bulunduğuna dikkat çekiyor. Ülgü’ye göre minberi yapan kişi adını tırabzan süsleme motifine göre tırabzanın sağ ikinci sülüsle yazan Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet. Devak Tebriz yakınlarında bir Türk köyü. O tarihte Mülki amir olan Kadızade Rumi efendi, beceri ve bilgi alış verişi için 300 kadar sanat erbabını Tebriz’e göndermiş ve bir o kadar ustayı da oradan Bursa’ya getirmiştir. Oradan gelen Kündekari sanatçılarının başı Abdülaziz oğlu Mehmet’tir. Bu minber de onun ve ustalarının camiye bir hediyesidir.

Kündekari sanat açısından eşsiz bir değere sahip olan minberin ilginç bir özelliği de 6666 adet abanoz ağacı parçasından vücuda gelmesi. Bu rakamda halk arasında yaygın inaçla Kuran’ı Kerimdeki ayet sayısına tekabül etmektedir….

O dönemdeki İslam ve Türk alimlerinin matematik ve gök bilimlerine yönelik ilminin Batıya nazaran hayli ilerde olduğu da göz önüne alınırsa Ülgü’nün tezleri pek de tutarsız değil. Ne dersiniz bütün bu benzerlikler sadece bir tesadüf olabilir mi?

ULUCAMİ’DEKİ HAÇ ve YAHUDİ YILDIZI SÜSLEMELERİ
Ulucami’nin henüz nedeni tam olarak bilinmeyen bir başka özelliği de Kuzeye bakan kapısının sol üstündeki pencerenin üst kemerinde bulunan süslemeleridir.

Bu pencereye baktığınızda muntazam kesilmiş 3 tane şekil var. Bildiğimiz HAÇ, Yahudi Yıldızı ve henüz neyi sembolize ettiği bilinmeyen bir şekil. Aynı şekilde Kuzey Kapısının solundaki minarenin yanında bulunan pencerenin parmaklıkları diğerlerinden farklı olarak HAÇ şeklindedir. Etrafı da kilise mihrabı tarzında ve beyaz mermerdendir. Bunlarla ilgili çok söylenti var ama bulunan tek tarihi bilgiye göre 1860lardaki büyük depremde hasar gören caminin yapımı için dönemin Yahudi ve Hıristiyan bankalarından borç istenmiş.

Onlar da borç yerine hibe vereceklerini ama pencerelerde böyle süslemeler yapılmasını istemişler. Mecburen kabul edilmiş fakat sonradan oyuna geldiklerini anlayan devlet yöneticiler bir tanesindekini bilerek bırakmak şartıyla diğer süslemeleri sildirmişler. Kalanı da “en kötü günümüzde bile çıkarcılık yapmaktan çekinmeyenlerin olduğunun ibreti olsun” diyeymiş. Diğer Haç şeklindeki parmaklıkların durumu bilinmiyor.

İSLAM’DA MAKAM BAKIMINDAN 5. MERTEBEDE
Ulucami’nin bir diğer büyük özelliği ise yine en çok BURSA halkının bilmediği 5. mertebede olmasıdır.

İslam’da en yüksek mertebeli ibadethane Mekke’deki Mescid-i Haram’dır. Diğer Sıralama ise şöyle..

 1. Mescid-i Haram (Mekke)
 2. Mescid-i Nebevi (Medine)
 3. Mescid-i Aksa (Kudüs)
 4. Emeviye Camii (Şam)
 5. Bursa Ulucami / Diyarbakır Ulucami

Bu arada özellikle belirtmeliyim ki 5. lik konusundan Diyarbakır Ulucami için de aynı durumdan bahsedenler var. Diyarbakır Ulucami ise Anadolu’da yapılan ilk cami özelliğindedir ve Şam’daki Emeviye Caminin benzer planlısıdır.

Fakat Bursa Ulucami’nin en yüksek 5. Mertebeli cami olduğuna dair pek çok din aliminin ve evliyanın sözleri ve yazdığı eselerde açıkça görünmektedir.

En bilinenleri;
İsmail Hakkı Bursevi, Molla Gürani, AKŞEMSETTİN, Molla Fenari, Emir Buhari (Emir Sultan), Somuncu Baba, Mehmet Emin Tokadi, Aziz Mahmut Hüdayi… Bu kişilerin eserlerinde ve çeşitli konuşmalarına ait kayıtlarda bu konuda İTTİFAK içinde (hemfikir) olduklarına dair açık kayıtlara rastlanmıştır.

Aslında içindeki hat örneklerinin anlamları, bugün artık bulunmayan Hünkar Mahfili ve kapısı, Duvarlarındaki halkaların ne olduğu? neden ahır ve depo olarak kullanıldığı? Ulucami’nin bahçe kısmı artık neden yok? medreselerine ne oldu? gibi konuları da var ancak yazı çok uzadı. O yüzden onlara değinmiyorum.

Emin olun ki Bursa Ulucami belki Sinan’ın Selimiye’si kadar ihtişamlı değil ancak onunla yarışır ölçüde büyük bir mabeddir.

Devamını Oku

Kükürtlü Mahallesi Selamını Kime Çaktı!

Kükürtlü Mahallesi Selamını Kime Çaktı!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Osmangazi’nin 400 yıla varan tarihiyle eski mahallesinden belediye başkanlarına mektup! Kükürtlü Mahallesi sakinleri adına ikinci dönem muhtarı Canan Akın Erdem sosyal medyadan hem Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, hem Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey hemde kamu kurum müdürlerine hitaben;

📍İlk Okulumuz ve ortaokulumuz var ; Anaokulumuz yok…
📍Havuzluparkımız var ama bitmek bilmiyor.
📍Pazar yerimiz var ama açık hava alanı gibi
📍Çekirge Spor salonu var biz hariç herkes kullanıyor.
📍Tenis kortlarımız var ama o bize bizde ona bakıyor bakışıyoruz…!
📍Acemler Spor salonumuz yıkıldı.3 yıldır boş arazi bekliyor.
📍Çocuklar, cami avlusunda top oynuyor
📍Yollarımız var yıllardır asfalt bekliyor.
📍Saniye Rıza Kız Yetiştirme Derneği yeri var yurdu yok.!
📍Çocuk Hastanemiz vardı mülteci Hastanesi oldu. şimdilerde berduşların alanı
📍Yaşlılarımız var ama bir tane sosyalleşebileceği alanları yok.
📍Pembe çarşımız var ama hayal çarşısı gibi duruyor.
📍Dışardan görülen Osmangazi’nin en gözde mahallesi fakat içerik içler acısı
📍Gizli bahçemiz var ama mahallede bile kimse varlığını bilmiyor.
📍Sokak hayvanlarımız var ama ne köpek evi ne kedi evi yeterli sayıda yok.
📍Sevgi evlerimiz var uzaktan seviyoruz çocukları
📍Dolmuşlarımız vardı kala kala 4 tane kaldı.
📍Ptt miz vardı artık oda yok
📍Uedaş var ama elektirik telleri halen yollarda yer altında olması gereken
📍Bahcelerimiz ve ağaçlarımız yeşilimiz onlarda kentsel dönüşüme aday
📍Kadınlarımız için kurs merkezleri var ama atanan hocalara kursiyerler ders veriyor.
📍Kükürtlü Atatürk Rehabilitasyon Merkezi
📍Kaplıcaları şimdilerde müze olmaya aday
📍Wamtes asırlık çınar ağaçlarıyla donatılmış kükürtlünün akciğerleri 5 yıldır, nadasa bırakılmış durumda..
📍Bursa da su Çeşmeden içilir ama maalesef özellikle belde caddesi suyu Çeşmeden içemiyoruz.
📍 iş konusunda söz verdiğimiz gençlerimiz var cıvıl cıvıl hepsi birbirinden kıymetli gençlerimize umut olmak zorundayız..
📍futbol. sahası. olarak. cami. avlusunu kullanıyor çocuklarımız ne halısahası o da neymiş ?? nadasa bırakılmış spor alanımız var
📍Yaşlılarımız zaten pandemide evde oturmaya alışmışken böyle güzel ne gerek var sosyalleşmeye…” ifadelerini kullandı.
Devamını Oku

Gürkan’dan Bozbey’e suç duyurusu!

Gürkan’dan Bozbey’e suç duyurusu!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mustafa Bozbey hakkında görevi ve güveni kötüye kullanmak iddiasıyla kamuyu zarara uğratma gerekçesiyle kamu davası açıyor.

AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mustafa Bozbey hakkında görevi ve güveni kötüye kullanmak iddiasıyla kamuyu zarara uğratma gerekçesiyle Bursa Cumhuriyet Savcılığı’na kamu davası açılıyor.

Başkan Davut Gürkan suç duyurusu öncesi Bursa Adliye Sarayı (Uluyol) önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Suç duyurusu öncesi basın açıklaması gerçekleştiren AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan,

“Malumunuz olduğu üzere 31 Mart 2024 Mahalli İdareler Seçimlerinin üzerinden 1 yıl geçti.
AK Parti olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğindeki hükümetimiz tarafından atılan ekonomiden iç ve dış politikaya kadar tarihi nitelikteki adımlarla birlikte, Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz doğrultusundaki yatırımları da kararlılıkla devam ettiriyoruz.
Diğer taraftan da bizde olan yerel yönetimlerde vatandaş odaklı belediyecilik hizmetlerinin en güzel örneklerini vermeyi sürdürürken, muhalefette olduğumuz belediyelerde ise doğru adımların destekçisi, yanlışların da önleyicisi olmanın hemşerilerimize karşı taşıdığımız en büyük sorumluluk olduğunun bilincindeyiz.
Son dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere, ülkemizin çeşitli illerinde CHP’li belediyelerde yaşanan yolsuzluklar ve usulsüzlükler nedeniyle örgütlü suç kapsamında açılan soruşturmaları hepimiz dikkatle ve şaşkınla takip ediyoruz.
Maalesef bu süreçte Genel Başkanları Özgür Özel öncülüğündeki CHP’nin ülkemizin ve milletimizin menfaatlerinden ve değerlerinden ne kadar uzak olduğuna da bir kez daha şahit olduk.
Kendi iç siyasi çekişmeleri ve rant paylaşımında yaşadıkları anlaşmazlıklar nedeniyle birbirine düşen CHP’lilerin ihbar ve itirafları ile başlayan hukuksa süreçte;
– Hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye asla inanmayan,
– Yolsuzlukların üzerini örtmek için sokakları terörize etmekten çekinmeyen,
– Nefret diliyle toplumu ayrıştırmak ve çatıştırmakta hiçbir beis görmeyen,
– Polisimizi ve kamu kurumlarımızı bile hedef gösteren,
– Politik olarak kendinden görmediği şirketlerimizi ve esnafımızı fişleyerek, milli ekonomiyi boykot etme çağrısı yapabilen,
– Delege pazarlıklarıyla gölgelenen kurutultaylarından dolayı kayyum endişesi yaşadıkları için alelacele olağanüstü seçime gitmek zorunda kalan,
– Tüm bunların üstüne de mağdur kisvesi ve Atatürkçülük maskesi takarak ülkemizi yabacı ülkelere şikayet etmekten çekinmeyen bir Genel Başkan ile onun sayesinde 100 yıllık mazisine sömürgecilik ve mandacılık zihniyeti bulaşmış bir CHP görmenin üzüntüsünü milletçe yaşıyoruz.
Değerli basın mensupları,
Hizmet üretmekten uzak ve halkımızın değerlerinden kopuk, kamu yararı ile bağdaşmayan yönetim uygulamaları ne yazık ki son 1 yılda Bursa Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere bazı CHP’li ilçe belediyelerinde de artarak kendini göstermektedir.
Sayın Mustafa Bozbey, göreve gelir gelmez liyakat ilkesini hiçe sayarak Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde binlerce personelin işine son vermiş, bunun yerine partizan kadrolaşmanın önü açılmıştır.
Türkiye’nin en büyük ve en güzel kentlerinden Bursa’mızın adı; ne yazık ki Sayın Bozbey başkanlığındaki Büyükşehir Belediyesi’ndeki taciz iddiaları, akraba atamaları, adrese teslim işlerle gündeme gelmiştir.
Daha önce AK Parti tarafından bitirilmiş ve hizmete girmiş projelerin yeniden ‘açılış töreni’ adı altında halka sunulması algı belediyeciliğinin en trajikomik göstergeleri olarak kayda geçmiştir.
Diğer yandan ise 500 milyon TL bütçe ile tamamladığımız Tarihi Çarşı ve Hanlar Bölgesi kentsel tasarım projesindeki bir otoparkın bile hala hizmete açılamaması, Mustafa Bozbey ve ekibi adına icraattan uzak CHP anlayışının en somut örneklerinden biri olmuştur.
Halkımızın güvenini sarsan uygulamaların, milletimizin emaneti olan her kuruşun hesabını sormak, AK Parti olarak siyasi sorumluluğumuzun ve ahlaki duruşumuzun bir gereğidir.
Yetersizliklerini örtmek için kendinden önceki dönemle ilgili belgesiz isnatlarla karalama yapmaya çalışan Sayın Mustafa Bözbey’in, geçtiğimiz yıl Temmuz ayında CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in kentimizi ziyaretinde Bursa Büyükşehir Belediyesi kasasından yaptırdığı 1 milyon 409 bin 805 TL tutarındaki resmi belgeli harcamanın hukuk önünde incelenmesini talep etmek için buradayız.
Sayın Bozbey’in de çelişkili açıklamalarla itiraf ettiği bu bütçenin kullanımıyla ilgili sözleri, halkımızın parasının nerelere ve nasıl saçılıp savrulduğu ile ilgili şaibeleri artırmıştır.
CHP Genel Başkanı’nın Bursa programında Büyükşehir Belediyesi’nin belediye bütçesinden yaptığı fahiş harcamalar sadece etik değil, hukuki açıdan da tartışmalıdır. Sayın Bozbey’in başkanlığında yürütülen bu organizasyona ait giderlerin detayları kamuoyuna açık ve şeffaf bir şekilde net olarak açıklanmamıştır.
Söz konusu ziyaret kapsamında yapılan ödemelerin kamu menfaatine uygunluğu şüpheli olup, şeffaflıktan uzak bir yönetim anlayışını da gözler önüne sermektedir. Parti ve konum ayrımı gözetmeksizin vurgulamak isterim ki kamu kaynaklarının kişisel veya partisel çıkarlar doğrultusunda kullanılması asla kabul edilemez.
23 yıldır ülkemize ve Bursa’mıza hizmet ederken benimsediğimiz şeffaflık, hesap verebilirlik ve kamu yararını önceleyen yönetim anlayışımız gereği, bu konuda da sessiz kalmamız mümkün değildir.
Bu anlayışla Başkan Mustafa Bozbey ve ilgili belediye yetkilileri hakkında, görevi ve güveni kötüye kullanma suretiyle kamunun zarara uğratılması suçlamalarıyla AK Parti Bursa İl Başkanlığı olarak hukuki süreci bugün başlatıyoruz.
Milletimizin emaneti olan belediyelerimiz, günü kurtarmaya yönelik şovlarla değil, dürüstlük anlayışına dayalı gerçek hizmetle yönetilmelidir.
Bursa’daki CHP’li belediyeler üzerinden giderek ayyuka çıkan;
– Geçmişten günümüze uzanan çıkar şebekelerinin cebine giren kamu kayakları,
– Haksız menfaat sağlanan plan ve ruhsat uygulamaları,
– Kendi eş, dost, akraba ve partililerine şirketler kurdurarak aktardıkları bütçeler,
– Yönetimini aldıkları belediyeleri ve iktisadi işletmeleri 1 yılda hangi noktadan nereye getirdikleri,
– Ve tüm bu beceriksizliklerini, ayıplarını örtbas etme ümidiyle tanıtım adı altında savurdukları halka yatırım ve hizmet olarak gitmesi gereken milyarlarca liralık hoyratlık örneklerinin hesabını hem meclis toplantılarında hem de hukuk önünde sormaya ve kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğiz.
Ayrıca, CHP Bursa İl Başkanının adının da geçtiği MASAK raporlarına kadar giren para alışverişleri ile bazı belediye başkanlarının isminin yer aldığı kumar borçları karşılığındaki imar rantı pazarlıkları ile ilgili iddiaların aydınlatılması adına da Cumhuriyet Savcılarımızı göreve davet ediyoruz.
Yeri gelmişken, Sayın Bozbey’e ayrıca önemli bir tavsiyemiz de var. Türkiye’mizi şikayet etmek için Büyükşehir bütçesinden Fransız gazetelerine ne kadar yüksek rakamlar da aktarsalar Genel Başkanları için ‘aparat’ tanımı kullanmalarına bir daha müsaade etmesinler.
CHP’li yöneticiler için diliyorum ki; artık bir an evvel bulundukları görevleri ve yönettikleri bütçeleri akrabalarının ve yandaşlarının beklentileri için değil, halkın taleplerini yerine getirmek üzere hizmet için kullanmaya başlarlar.
Ve yine umuyorum ki; algı değil eser ve hizmet belediyeciliği ile gündeme gelirler.
Biz, milletimiz adına tüm bu süreçlerin takipçisi olmaya, bu kutsal görevlere seçilen herkesin her gününün ve harcadıkları her kuruşun hesabını sormaya kararlıyız.
AK Parti olarak, milletimize hizmet yolundaki kararlılığımızdan taviz vermeden, şehrimizin ve ülkemizin geleceği için çalışmalarımızı ve mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğimizi belirterek, siz değerli gazeteci kardeşlerime ve tüm Bursa halkına saygılarımı sunuyorum.” dedi.

Devamını Oku