AÇIK
SABAHA KALAN SÜRE
18 Ağustos 2025 Pazartesi
Türkiye Kamu-Sen, 8. Dönem Toplu Sözleşmesi kapsamında Kamu İşveren Heyeti’nin 2026-2027 yıllarına ilişkin sunduğu zam ve sosyal hak teklifini yetersiz bularak ülke genelinde bir günlük iş bırakma eylemi yaptı. Bursa’da sendika üyeleri, Ataevler Vergi Dairesi önünde toplanarak basın açıklaması gerçekleştirdi.
Türkiye Kamu-Sen Bursa İl Temsilcisi İbrahim Bulut, yaptığı konuşmada kamu çalışanlarının fedakârca görev yaptığı halde emeklerinin karşılığını alamadığını söyledi:
“Bizler, devletini onurla temsil eden, bu ülkenin yükünü sırtlayan kamu çalışanlarıyız. Ancak emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Hakkımızı almak için buradayız. Kamu işvereni, gerçekleşen enflasyonu, büyüme oranlarını, refah payını, artan yaşam maliyetlerini ve geçmiş kayıplarımızı dikkate alarak yeni, gerçekçi ve kabul edilebilir bir teklif getirmelidir.”
Bulut, mevcut teklifin memurlar ve emekliler için adeta geçinme imkânsızlığı yarattığını vurguladı:
Kira yardımı, eş-çocuk yardımı, ısınma, ulaşım ve yemek ücreti gibi sosyal haklarda iyileştirme yapılması gerektiğini,
Maaşların hayali enflasyon tahminlerine göre değil, pazar ve kiradaki gerçek hayata göre belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Türkiye Kamu-Sen Bursa İl Temsilcisi, kararlı olduklarını şu sözlerle dile getirdi:
“Biz buradayız, hakkımızı almakta kararlıyız. Bu sadece memurun değil, tüm milletin mücadelesidir. Kazandığımız her hak, hepimizin ortak zaferi olacaktır. Ülkemizin dört bir yanında bu anlamlı eyleme destek veren tüm kamu çalışanlarına ve anlayış gösteren vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz.”
Türkiye Kamu-Sen Başkanlar Kurulu’nun aldığı karar doğrultusunda, sendikaya bağlı tüm teşkilatlar ve üyeler Türkiye’nin 81 ilinde aynı anda iş bırakma eylemi yaptı. Eylemler, kamu çalışanlarının adil ücret, insanca yaşam ve sosyal haklar talebini bir kez daha güçlü şekilde dile getirdi.
Sonuç: Bursa’daki basın açıklamasında da vurgulandığı gibi, Türkiye Kamu-Sen memurun taleplerinin görmezden gelinmesi halinde mücadelesini büyüterek sürdüreceğini açıkladı.
Bursa’nın doğayla iç içe ilçesi Harmancık, bu kez hem mutluluk hem de umut dolu bir haberle gündeme geldi. Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan, oğlu Ulaş Arıkan’ın düğün töreninde, katılan davetliler adına “yangına dirençli fidanlardan oluşacak bir anı ormanı” müjdesini verdi.
Başkan Arıkan ve eşi Melda Arıkan, dünürleri Sibel & Sedat Özbek ailesiyle birlikte oğulları Ulaş’ın düğününde davetlileri ağırladı.
Siyaset, iş dünyası, sivil toplum kuruluşları, belediye başkanları, meclis üyeleri ve yüzlerce davetlinin katıldığı düğün töreninde gelin ve damada verilen takı ve hediyeler, farklı bir anlam kazandı.
Başkan Arıkan, yangın felaketleriyle ciğerleri yanan Harmancık için, her bir davetli adına yangına dirençli fidanların dikileceğini duyurdu:
“Her davetlimizin ismi, Harmancık’ta yükselecek bir fidanla yaşayacak. Gelecek nesillere bırakacağımız en değerli miras, yeşil bir doğadır. Küllerimizden tekrar yeşereceğiz.”
Düğünde verilen bu anlamlı mesaj, ilçenin en büyük etkinliklerinden biri olan 78. Uluslararası Harmancık Kültür, Sanat ve Doğa Festivali ile birleşti.
26-31 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek olan festivalin bu yılki teması “Yeşile Sözümüz Var” olarak belirlendi. Başkan Arıkan, festivalin sadece eğlence değil, gelecek nesillere nefes olacak büyük bir sosyal sorumluluk seferberliği olduğunu vurguladı:
“Festivalimizde fidan bağışı kampanyalarını ön plana çıkarıyoruz. Harmancık’ın yeniden yeşermesi, geleceğe güçlü köklerle tutunması için herkesi doğaya söz vermeye davet ediyorum.”
Bu yıl festival uluslararası katılımla gerçekleştirilecek. Kardeş şehirlerden delegasyonlar, yurtdışındaki dernekler ve uluslararası halk dansları toplulukları Harmancık’ta buluşacak.
Her akşam konserler, halk oyunları gösterileri, çocuk atölyeleri, köyler arası turnuvalar ve kültürel mirasa yönelik etkinlikler düzenlenecek. Ulusal sanatçılar ve yerel müzik toplulukları da sahne alarak Harmancık’ın coşkusunu tüm Türkiye’ye taşıyacak.
Festival süresince kurulacak stantlar, QR kod uygulamaları ve online platformlarla fidan bağışı yapmak kolaylaştırılacak. Katılımcılar, bağışladıkları fidana kendi adlarını verebilecek ve Harmancık’ın anı ormanında yerlerini alabilecekler.
Festival boyunca etkinlikler hem yerel hem de ulusal basın aracılığıyla geniş kitlelere ulaştırılacak. Sosyal medya üzerinden canlı yayınlarla fidan kampanyasının etkisi daha geniş kitlelere yayılacak.
Başkan Arıkan, festivalin amacını şu sözlerle özetledi:
“Bu sadece bir festival değil, bir yeşil seferberliktir. Çocuklarımız için, torunlarımız için, geleceğimiz için hep birlikte yeşereceğiz. Harmancık yeniden ayağa kalkacak, doğasıyla, kültürüyle, insanıyla güçlenecek.”
Festivalin programı, sahne alacak sanatçılar ve fidan bağışı kampanyasının tüm detayları önümüzdeki günlerde Harmancık Belediyesi’nin resmi web sitesi ve sosyal medya hesaplarından duyurulacak.
Harmancık, hem düğün sevinci hem de yeşil bir geleceğe verilen sözle yeniden hayat buluyor.
Bilal Atik’ten Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Önünde Çok Sert Açıklama: “1 Günlük Grev Uyarıdır, Devamı Gelir!”
Türk Sağlık-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Bilal Atik, 18 Ağustos’ta Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla, sağlık çalışanlarının yaşadığı ağır sorunları ve hükümetin duyarsızlığını çok sert ifadelerle eleştirdi. Bir günlük iş bırakma eylemi ile başlayan bu tepkiler dalgasının devamının geleceğini net şekilde duyurdu.
Bilal Atik:
“Sağlık çalışanı ayakta kalamıyor! Aldığı maaşla bırakın geçinmeyi, nefes bile alamıyor. Her gün şiddet, her gün baskı, her gün hakaret…
Biz bu ülkenin yükünü sırtlayan, gece gündüz hastane koridorlarında ter döken sağlık ordusuyuz. Ama bu iktidar, bizi açlığa, çaresizliğe ve suskunluğa mahkûm etmeye çalışıyor!”
Sözde zamlar, enflasyon karşısında buhar olurken, sağlıkçının cebindeki para gün geçtikçe eriyor. Atik, sert bir dille şöyle konuştu:
“Memur maaşlarıyla alay eden tekliflerle karşımıza çıkıyorlar. ‘Bu da size yeter’ diyerek sadaka verir gibi zam açıklıyorlar.
Sağlık çalışanı yoksulluğa mahkûm edilemez! Biz hak ettiğimiz değeri istiyoruz, lütuf değil!”
Grev bir uyarıdır!
Atik, yapılan 1 günlük iş bırakma eyleminin bir “uyarı grevi” olduğunu vurgulayarak şu net mesajı verdi:
“Bugün burada iş bıraktık. Ama bilin ki bu bir başlangıç! Eğer sesimiz duyulmazsa, bu grevlerin devamı gelecek.
Sağlık hizmetini ayakta tutan biziz! Biz yok sayılırsak, sistem çöker!”
Türk Sağlık-Sen 2 Nolu Şube olarak, tüm sağlık çalışanlarını birlik olmaya çağıran Atik, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı:
“Sabrımızı sınamayın! Artık bıçak kemiği deldi geçti.
Sağlıkçının gücünü görmeyeni, tepkisiyle sarsarız!
Bugün iş bıraktık, yarın geleceğimiz için tüm gücümüzle alanlardayız!”
Türk Sağlık-Sen Bursa Şube Başkanı Sabit Karabayır’dan Sert Tepki: “18 Ağustos’ta Alanlardayız!”
18 Ağustos Pazartesi günü, Türk Sağlık-Sen Bursa Şube olarak, yıllardır görmezden gelinen taleplerimizi, insanca yaşama hakkımızı ve mesleki onurumuzu haykırmak için iş bırakıyoruz!
Sabah 10.30’da Yıldırım Kalp Hastanesi önünde gerçekleştireceğimiz basın açıklamamızla, bıçak kemiği değil, iliklerini parçalayan bu adaletsizliğe karşı tüm sağlık çalışanlarının sesini yükselteceğiz!
Sabit Karabayır, sağlık çalışanlarının yaşadığı ağır tabloyu şu sözlerle sert şekilde eleştirdi:
“Artık bıktık! Her gün ölümle burun buruna çalışan, nöbet üstüne nöbet tutan sağlıkçılar, açlık sınırının altında eziliyor!
Yapılan zamlar, sadaka niteliğindedir! Ne ev geçindirmeye, ne fatura ödemeye, ne de insan gibi yaşamaya yetiyor!
Bu düzen sağlıkçıyı tüketiyor!
Sağlık emekçisini yok sayan, onurunu hiçe sayan, emeğini görmezden gelen bu anlayışı asla kabul etmiyoruz!”
Karabayır, sağlıkta yaşanan çöküşü açıkça dile getirerek devam etti:
“İktidar, enflasyon oyunlarıyla gerçeği örtmeye çalışıyor. Ama biz bu yalanı yutmuyoruz! Biz bu sefalet düzenine razı değiliz!
Sağlık çalışanlarının ekonomik ve sosyal hakları gasp ediliyor! Yaşama koşullarımız tehlike altında! Artık dayanacak gücümüz kalmadı!”
Karabayır son olarak net bir mesaj verdi:
“Biz sustukça onlar keyif sürdü. Ama artık susmuyoruz!
18 Ağustos’ta emeğimiz, onurumuz ve geleceğimiz için iş bırakıyoruz!
Bu mücadele sadece bizim değil, sağlık hizmeti alan herkesin mücadelesidir!”
Tüm sağlık çalışanlarını ve vatandaşlarımızı dayanışmaya ve sesimize ortak olmaya çağırıyoruz.
Çünkü biz yaşatırsak, yaşar bu ülke!
Karabayır;
Bugün burada yalnızca kendi geleceğimiz için değil, 4 milyon kamu çalışanı, 2,5 milyon emekli ve aileleriyle birlikte 25 milyon insanımızın onurlu bir yaşam mücadelesi için toplandık.
Bizler, emeğin, alın terinin ve kamu hizmetinin temsilcileriyiz.
Hak aramak için buradayız, hakkımızı almak için buradayız, adalet için buradayız!
Dönem Toplu Sözleşme Görüşmelerinde kamu işveren tarafı bize ne teklif etti?
2026 yılı için %10+6, 2027 yılı için %4+4… bu teklife şaka gibi Cuma günü 1000 TL taban aylığa zam eklemişlerdir.
Soruyorum sizlere: Bu oranlar, bu zam mutfakta kaynayan tencerenin derdine derman olur mu?
Çarşıda, pazarda, markette hızla artan fiyatlara karşı bir anlam ifade eder mi?
Kiraların maaşları aştığı bir ülkede memura, emekliye nefes aldırır mı?
Elbetteki Hayır! Bu nedenle biz de bu teklife hayır diyoruz!
Bu teklif ne memurun ne emeklinin sofrasına çare olur, ne de yarasına merhem!
Bu teklif, milyonların alın terini yok sayan bir tekliftir.
O yüzden biz bu teklifi reddettik, bugün de meydanlarda yüksek sesle reddediyoruz!
Ekonomik gerçekler ortada…
Akaryakıta gelen zamlar, vergilerdeki ve cezalardaki artışlar, markette, pazarda uçan fiyatlar, zorunlu tüketim mallarındaki fahiş artışlar… Hepsi açıklanan enflasyonun çok üzerinde.
Kiralar, memur maaşlarını ezip geçmiş durumda.
Büyükşehirlerde ve kıyı bölgelerinde memur barınamıyor, görev yerleri boş kalıyor.
Çünkü maaş ile kira yarışılamaz hale geldi!
Bir gerçeğin altını özellikle çiziyoruz:
Memur ve emekli maaşları bugün insanca yaşamaya yetmiyor.
Maaşlar, her ay eriyor.
Emeklilerimiz temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyor.
İlave ek ödeme emekli maaşlarına yansıtılmazsa, bu mağduriyet önümüzdeki iki yılda daha da derinleşecek.
Yoksulluk, hem çalışanın hem de emeklinin kaçınılmaz kaderi haline gelecek.
Kamuda aynı işi yapan, benzer eğitim düzeyine sahip ama farklı statüdeki çalışanlar arasında uçurumlar var.
Getirilen bu teklif, bu adaletsizliği gidermiyor.
Soruyoruz:
Bu mudur adalet?
Bu mudur çalışma barışı?
Biz adalet istiyoruz!
Biz hakkaniyet istiyoruz!
Biz;
Sağlığımızı korumak için gece gündüz fedakârca çalışan sağlık personelimizin,
Devletin şefkat eli sosyal hizmet personelimizin hakkını istiyoruz.
Pandemide hepimiz kahramandık, unutulduk. O zaman balkonlardan alkışlandık bugün ise görmezden geliniyoruz. Bunu kabul etmiyoruz.
Maaşa makul zam, taban ve teşvik ek ödemelerine ekonomimize anlam katacak bir iyileştirme talep ediyoruz.
Giyim yardımından nöbet ücretine kadar tüm ödemelerin günümüz şartlarına uygun olmasını talep ediyoruz.
Sözleşmeliye kadro istiyor; 3+1 zulmü sona ersin diyoruz.
Atama ve nakil yönetmelikleri ile parçalanan aileler birleşsin, üniversitelerde görev yapanlar ailelerine kavuşsun diyoruz.
Yönetmeliklerle mağdur edilen aile hekimliği çalışanlarımızın sorunları çözülsün istiyoruz.
Ali ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı çalışanlarının hakkı olan sosyal hizmet tazminatının verilmesini talep ediyoruz.
Ay sonunda ne kadar maaş alacağımızı bilmek istiyor, tek kalem maaş talep ediyoruz.
Kaygısız, huzurlu, güvenli bir çalışma hayatına kavuşmasını istiyoruz.
emeğimizin değerini ölçemezler ama hakkımızı da talep ediyoruz.
Biz, Türk ve Türkiye Yüzyılı misyonuna yakışan bir kamu düzeni istiyoruz.
Bu yüzden 2026 yılı için %88,6, 2027 yılı için %45,2 oranında zam talebimizi masaya koyduk.
Ama bize gelen, hayattan kopuk, enflasyon hedefine sıkışmış, masa başında hesaplanmış bir teklif oldu.
Aile Yılı’ndayız… Peki aileyi destekleyecek tek bir düzenleme var mı?
Reel artış istedik… Refah payı var mı?
Geçmiş kayıplarımızın telafisini talep ettik… Telafi var mı?
3600 ek gösterge sözü verildi… Çözüm var mı?
Vergide adalet dedik… Yük hafifledi mi?
Emekliye iyileştirme istedik… Karşılık var mı?
Bayram ikramiyesi dedik… Duyan var mı?
Yardımcı hizmetlilerin sorunları çözülsün dedik… Gören var mı?
Bugün ülke genelinde iş bırakma eylemindeyiz!
Hizmet üretmiyor, üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz.
Bizler; her gün canla başla, fedakârca görevini eksiksiz yerine getiren, memleketin dört bir yanında devletini onurla temsil eden kamu çalışanlarıyız.
Ancak bu ülkenin yükünü sırtlayan memurlar, hak ettiği ücreti alamıyor!
Emeğimizin karşılığını alamadığımız için buradayız, hakkımızı almak için buradayız!
O halde buradan açık ve net söylüyoruz:
Kamu işvereni, gerçekleşen enflasyonu, büyüme oranlarını, refah payını, artan yaşam maliyetlerini ve geçmiş kayıplarımızı dikkate alarak yeni, gerçekçi ve kabul edilebilir bir teklif getirmelidir.
Bunu yapmazsanız, önümüzdeki iki yılda memur ve emekliler geçinme acziyetine düşecek, ülkemizin en nitelikli insan gücü çaresizlik içinde bırakılacaktır.
Kira yardımı, eş-çocuk yardımı, ısınma, ulaşım ve yemek ücreti gibi sosyal haklarda somut adımlar atılmalıdır.
Maaşlar, hayali tahminlere göre değil; markette, pazarda, kirada yaşadığımız gerçeğe göre belirlenmelidir!
Bize masa başı rakam değil, alın terimizin karşılığı olan rakam gerekiyor!
Bu sadece memurun değil, tüm milletin mücadelesidir!
Biz buradayız…
Ve hakkımızı almakta kararlıyız.
Ülkemizin dört bir yanında, aldığımız karara uyarak memurun gücünü hatırlatan, hakkı ve alın teri için omuz omuza mücadelemize destek veren tüm kamu çalışanlarına; yaptığımız bu anlamlı eyleme sabır ve anlayış gösteren, bize yürekten destek olan vatandaşlarımıza en içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Mücadelemiz sizin mücadelenizdir, kazandığımız her hak hepimizin ortak zaferi olacaktır.
Türk Diyanet Vakıf-Sen Bursa Şube Başkanı Eyüp Bulut, toplu sözleşme sürecinde hükümetin sunduğu teklifin kamu çalışanları ve emeklilerin yaşam mücadelesine ihanet olduğunu belirterek sert sözlerle tepki gösterdi.
Bulut, milyonların kaderini ilgilendiren görüşmelerde sunulan teklifin, açlık ve yoksulluk sınırının çok gerisinde olduğunu vurguladı:
“2026 yılı için taban aylığa 1000 TL, ardından %10+6; 2027 için %4+4… Bu mudur teklif? Bu mudur hakkaniyet? Bu rakamlar, pazarda tencereyi kaynatır mı? Marketin ateş pahası fiyatlarına çare olur mu? Kira yükünü hafifletir mi? Elbette hayır! Bu teklif, milyonların alın terini hiçe sayan, emeği yok sayan bir utanç teklifidir.”
Bulut, ekonomik tabloyu çarpıcı örneklerle ortaya koydu:
Akaryakıta, vergilere ve cezalara gelen zamlar ortada.
Pazarda, markette fiyatlar uçuyor.
Büyükşehirlerde memurlar maaşla kiraya yetişemiyor, görev yerleri boş kalıyor.
Emekliler temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale geldi.
“Memurun maaşı eriyor, emekli her gün biraz daha yokluğa sürükleniyor. 3600 ek gösterge hâlâ çözülmedi, vergide adalet yok, bayram ikramiyesi unutuldu. Masa başında hesaplanan rakamlarla milyonların gerçeği örtülemez!”
Bursa’da yapılan eylemde konuşan Bulut, kamu çalışanlarının sabrının tükendiğini açıkça dile getirdi:
“Bugün hizmet üretmiyoruz! Üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz! Çünkü memur bu ülkenin yükünü sırtlıyor ama karşılığını alamıyor. Bu masa başı tekliflerle bizi oyalayamazsınız. Gerçekçi, adil, insanca yaşamaya yetecek bir teklif getirilmedikçe bu mücadele büyüyerek devam edecek.”
Türk Diyanet Vakıf-Sen Bursa Şube Başkanı Bulut, taleplerini yineledi:
2026 için %88,6, 2027 için %45,2 zam,
Kira, ulaşım, yemek ve ısınma yardımı,
Reel enflasyon ve refah payı dikkate alınarak maaş düzenlemesi,
Emeklilere gerçek iyileştirme ve adaletli vergi düzeni.
“Bu mücadele sadece memurun değil, 25 milyon insanımızın mücadelesidir! Onurlu yaşam talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Kazandığımız her hak, tüm milletimizin ortak zaferi olacak!”
![]()
![]()