10 Aralık 2025 Çarşamba
DEVA Partisi’nden 10 Aralık İnsan Hakları Günü Açıklaması…
Bursa – DEVA Partisi Bursa İl Başkanlığı Ekonomi ve Finans Politikalarından Sorumlu İl Başkan Yardımcısı Osman Yılmaz, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında yaptığı açıklamada Türkiye’nin insan hakları alanındaki durumuna dikkat çekti.
Osman Yılmaz, dünyanın birçok ülkesinde kutlanan 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde Türkiye’nin uluslararası endekslerdeki konumunun kaygı verici olduğunu belirtti.
Yılmaz, Türkiye’nin; hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, toplanma ve örgütlenme hakkı, güvenlik, cinsiyet eşitliği, seyahat, din ve inanç özgürlüğü ile mülkiyet hakkı gibi temel başlıkları içeren insan hakları endeksinde 165 ülke arasında 142. sırada bulunduğunu ifade etti.
Yılmaz, açıklamasında Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin hayata geçirilmesinde ciddi sorunlar yaşandığını söyledi.
Şu başlıklarda eksikliklerin sürdüğünü belirtti:
Anayasa’da güvence altına alınan temel hak ve ödevlerin uygulanmadığı,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının yerine getirilmediği,
İfade, basın, yayın, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinde ciddi kısıtlamalar bulunduğu,
Adalet mekanizmasının güven vermediği,
Gelir dağılımındaki bozulma nedeniyle çalışanların ve emeklilerin yoksulluk sınırının altında kaldığı,
Yolsuzluk, uyuşturucu, yasa dışı kumar ve her gün artan operasyonların güvenlik duygusunu zayıflattığı,
Kadına ve çocuğa yönelik şiddet ile aile içi istismarın toplumsal huzuru tehdit ettiği.
“Bu koşullar altında bir ülkede yaşıyoruz” diyen Yılmaz, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için köklü değişim gerektiğini vurguladı.
Osman Yılmaz, DEVA Partisi’nin temel hak ve özgürlüklere ilişkin çözüm önerilerini içeren **“Temel Haklar Eylem Planı”**nın kamuoyuyla paylaşıldığını hatırlattı. Planın partinin internet sitesinde 18 başlık altında detaylandırıldığını ifade eden Yılmaz, “Tam demokrasiye giden yolun hak ve özgürlüklerden geçtiği” anlayışıyla hareket ettiklerini söyledi.
Yılmaz açıklamasını şu çağrı ile tamamladı:
“Vatandaşlarımızdan isteğimiz, yapılacak ilk seçimlerde Ali Babacan liderliğindeki DEVA Partisi’ni ülke yönetiminde söz sahibi yapmalarıdır.”
Demokratik Sol Parti (DSP) Bursa teşkilatında son dönemde yürütülen çalışmalar, parti içinde yeni bir dinamizmin ortaya çıkmasına neden olurken, bu sürecin merkezinde İl Başkan Yardımcısı Sinem Özay bulunuyor. Kadın politikaları, teşkilat yapılanması ve saha örgütlenmesi üzerine yoğunlaşan Özay, özellikle DSP Kadın Kolları’nın yeniden inşası kapsamında geliştirdiği programla teşkilata yeni bir yön kazandırdı.
DSP Bursa’da yürütülen toplantılar, koordinasyon çalışmaları ve yeni dönem planlamalarında aktif rol alan Özay, kadınların hem parti içinde hem de siyasal yaşamda daha kararlı, görünür ve etkin olması gerektiğini vurguluyor.
Özay, kadın hareketine ilişkin mesajında şu ifadeleri kullandı:
“Rahşan Ecevit’in ışığı bizim yol rehberimizdir. Bursa’da kadınların sesi, sözü ve etkisi artacak.”
Bu çerçevede, kadınların sosyal, ekonomik ve politik alanda güçlenmesini amaçlayan kapsamlı bir eylem planı oluşturulmuş durumda. Plan, hem ilçelerde hem de merkezde aktif bir kadın yapılanmasının oluşturulmasını hedefliyor.
Sinem Özay’ın öncülük ettiği örgütlenme modeli, DSP’nin Bursa’da sahadaki görünürlüğünü artırmayı amaçlıyor. Bu kapsamda:
İlçelerde yeni kadın komisyonları kuruluyor,
Genç kadınların siyasete katılımı teşvik ediliyor,
Kadınların yerel sorunlara yönelik proje üretme kapasitesi geliştiriliyor,
Teşkilat içi iletişim ağları güçlendiriliyor.
Parti içi kaynaklara göre, Özay’ın sahadaki koordinasyon çabaları ve kurduğu iletişim kanalları, teşkilatta “hareketlilik ve yenilenme” atmosferi yaratarak DSP’nin şehirdeki siyasal varlığını belirgin şekilde artırmış durumda.
DSP Bursa İl Başkan Yardımcısı Sinem Özay, yürüttüğü çalışmalarda yalnızca kadın politikalarıyla değil, genel olarak Bursa’da halk odaklı siyaset anlayışının güçlendirilmesiyle de öne çıkıyor.
Siyasetteki duruşunu net bir şekilde ifade eden Özay, şu değerlendirmede bulundu:
“Bursa’da halkın talep ettiği değişim ve adalet anlayışını DSP ile büyütmeye kararlıyız. Bu şehirde demokratik, cesur ve halk odaklı siyasetin adresi yine DSP olacaktır.”
Özay’ın açıklamaları, parti tabanında ve yerel siyasi gözlemcilerde “DSP’nin Bursa’da yeni bir dönem başlatabileceği” yorumlarına yol açtı.
DSP Bursa teşkilatı, yerel dinamikleri önceleyen, kadın gücünü siyasete taşıyan ve örgütlenmeyi merkezine alan bu yeni yaklaşım doğrultusunda çalışmalarını yoğunlaştırmaya devam ediyor. Sinem Özay’ın ortaya koyduğu vizyon ve hazırladığı yeniden yapılanma programı, partinin Bursa’daki konumunu güçlendirmeyi amaçlayan önemli adımlar arasında görülüyor.

ANASİAD Başkanı Hakan Birkan’dan Ekonomiye Sert ve Stratejik Uyarılar…
Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANASİAD) Genel Başkanı Hakan Birkan, Libya’dan gelen üst düzey iş dünyası heyeti ile yapılan temasların ardından Türkiye ekonomisinin mevcut risk alanlarını ve yerli üreticinin karşı karşıya kaldığı sistemsel sorunları hedef alan kapsamlı bir değerlendirme yaptı. Birkan, açıklamasında özellikle KOBİ’lere yönelik döviz bazlı maliyet artışlarının kontrol altına alınması, üretim ekonomisinin yeniden inşası ve liyakat eksikliğinin yarattığı kurumsal çöküşe sert ifadelerle dikkat çekti.
Birkan, Türkiye’de özellikle son yıllarda artan döviz bazlı girdilerin KOBİ’ler üzerinde “taşınamaz bir maliyet yükü” oluşturduğunu vurguladı. Bunun yalnızca finansal bir sorundan ibaret olmadığını, doğrudan ülkenin üretim kapasitesini daraltan, ihracat gücünü törpüleyen ve istihdamı tehdit eden bir yapısal problem olduğunun altını çizdi.
Birkan şöyle konuştu:
“KOBİ’leri döviz bazlı maliyet baskısının altında ezmek, ülkenin üretim omurgasını kırmaktır. Strateji net olmalı: KOBİ’ye döviz yükü değil, ihracat odaklı bir koruma kalkanı sağlanmalıdır. Rekabet gücü olmayan bir üretim ekonomisinin ayakta kalması mümkün değildir.”
Ekonomi yönetimi kadrolarının niteliğine yönelik eleştirilerini sertleştiren Birkan, Türkiye ekonomi bürokrasisinin son yıllarda liyakat kaybı nedeniyle yatırımcı güvenini tazeleyemediğini belirtti.
“Liyakat yerine sadakatin hâkim olduğu kadrolarla yatırımcı ikna edilemez. Ekonomi, alkışla değil, akılla yönetilir. Türkiye’nin kalkınma rotası, kişisel sadakat ilişkilerine değil, kurumsal yetkinliklere emanet edilmelidir.”
ifadeleri, iş dünyası ve siyaset çevrelerinde dikkat çekici bir çıkış olarak değerlendirildi.
Hakan Birkan, üretimi öncelemeyen ekonomik modellere ağır eleştiriler getirerek Türkiye’nin kalkınma hızının ancak doğrudan üretime yapılacak yatırımlarla artırılabileceğini vurguladı.
Şu ifadeler dikkat çekti:
“Türkiye üretmeden büyüyemez. Devletin kasası sadece ithalat lobilerine değil, Anadolu’daki gerçek üreticilere de açılmalı. Sermaye değil, zeka ve cesaret desteklenmeli. Üreten toplum, tüketen ekonomileri değil; kendi geleceğini inşa eder.”
Birkan, ANASİAD’ın Libya temaslarının çok boyutlu bir ekonomik vizyon taşıdığını ifade ederek Libya Emaar Fuarlar ve Serbest Pazarlar Şirketi İcra Kurulu Başkanı Fuad Misbah Abdullah Alawwam ile yapılan görüşmelerde tarım, tekstil, inşaat, sanayi ve lojistik ekseninde stratejik iş birliği fırsatlarının masaya yatırıldığını belirtti.
ANASİAD heyetinin ayrıca Libya İstanbul Başkonsolosu Salahedden Faraj Mohamed Alkasah ile yaptığı görüşmenin, iki ülke arasındaki ekonomik entegrasyon sürecinin “yeni bir ivme kazanmasına” yönelik güçlü bir adım olduğu bildirildi.
Birkan, buna ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yerli kalkınmanın yolu, dış politikayı ekonomik kazanıma dönüştürmekten geçer. Libya ile başlattığımız temaslar kısa sürede somut sonuçlar verecek. ANASİAD olarak önümüzdeki süreçte Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türk Cumhuriyetleri’nde kapsamlı atılımlar gerçekleştirmeye kararlıyız.”
Birkan, açıklamasını yalnızca eleştirilerle sınırlamayarak mevcut ekonomi yönetimine yönelik somut politika önerilerini de paylaştı:
– Yerli üreticinin üzerindeki vergi, enerji ve girdi yükleri acilen hafifletilmeli.
– Krediye erişimdeki keyfi bürokratik engeller kaldırılmalı, faiz baskısı yeniden yapılandırılmalı.
– Tarım ve sanayide stratejik teşvik değil, doğrudan ve sürdürülebilir destek modeli hayata geçirilmeli.
– KOBİ’lere ihracat odaklı sigorta ve koruma mekanizmaları sunulmalı.
– Teknoparklar ve Ar-Ge merkezleri siyasi sadakatle değil, bilimsel ölçütlerle yönetilmeli.
Birkan, açıklamasının finalinde Türkiye’nin yaşadığı ekonomik türbülansın kader olmadığını, ancak doğru irade ortaya konmadığı sürece risklerin büyüyeceğini vurgulayan sert bir mesajla konuşmasını noktaladı:
“Krizi fırsata çevirmek için günü değil, geleceği planlayan bir irade şart. ANASİAD olarak bu iradenin oluşması için hem sahada hem masada mücadelemizi sürdüreceğiz.”

İŞÇİDER Başkanı İsmail Doru’dan Sert Çıkış…
İşçi Haklarını Koruma Derneği (İŞÇİDER) Genel Başkanı İsmail Doru, Türkiye’de işçilerin yaşadığı vahim durumu sert bir şekilde gündeme getirdi. Ekonomik sıkıntıların ve iş güvencesi eksikliklerinin en ağır bedelini ödeyen emekçilere sahip çıkan Doru, işçilerin hakkının her geçen gün daha da gasp edildiğini ve bu duruma daha fazla sessiz kalamayacaklarını vurguladı. “Bu ülkede işçinin teri kurumadan hakkı yeniyor. Emekçinin alın teri istatistiklere, geçim derdi lüks hayatlara kurban edilemez!” dedi.
“Asgari Ücret, Açlık Sınırının Altında!”
Doru, Türkiye’de milyonlarca işçinin asgari ücretle sefalet sınırında yaşadığını ve bu durumu yıllardır göz ardı edenlerin vicdanlarını sorgulamak gerektiğini belirtti. “Ev kirasını ödeyemeyen, çocuğuna süt alamayan, elektriği kesilen işçi var. Bu rakamlar, hükümet için sadece istatistik, ama bizim için açlık, yoksulluk ve hayatta kalma savaşı!” diyerek, işçilerin karşı karşıya olduğu zorlukları gözler önüne serdi. Doru, işçilerin günbegün daha da yoksullaştığını ve devletin bu durumu görmezden gelerek, kendi politikalarını sürdürdüğünü savundu.
“Emekçinin Sabrı Tükeniyor!”
İsmail Doru, emekçi sınıfının sabrının tükenmek üzere olduğunu belirtti. “İşçiye reva görülen bu zulüm artık dayanılabilir değil! Bu ülkede alın teriyle çalışan her işçi, her gün daha fazla sömürülüyor. Ama bu sefer, sessiz kalmayacağız! İşçilerin sesini kısmaya çalışanlara karşı daha güçlü bir mücadele vereceğiz!” dedi.
Çözüm Önerileri:
İsmail Doru, işçilerin karşılaştığı sorunların derinlemesine çözülmesi için şu kritik önerilerde bulundu:
Gerçek enflasyona göre zam: İşçilerin hakları, geçim sıkıntısının gerçeğiyle uyumlu olmalı.
Sendikal özgürlüklerin önü açılmalı: Çalışanların sendikal hakları engellenmemeli, özgürce örgütlenebilmeleri sağlanmalı.
Taşeron sistemine son: Taşeron işçiler, güvencesiz, düşük ücretli ve sömürüye açık bir sistemin kurbanı olmamalı.
Kod29 gibi keyfi uygulamalar kaldırılmalı: İşçilerin haksız yere işten çıkarılmasına yol açan uygulamalar derhal son bulmalı.
Toplu sözleşme hakkı ve iş güvencesi güçlendirilmeli: İşçi hakları, tüm işçilerin hak ettiği güvenceyle korunmalı.
Fazla mesai ücretleri eksiksiz ödenmeli: Fazla mesai yapan işçilere hak ettikleri ücretler tam olarak ödenmeli.
Çalışma saatleri insani seviyeye çekilmeli: Çalışma saatleri, insan onuruna yakışır bir düzeye indirilmeli, işçi sağlığı ve güvenliği ön planda tutulmalı.
“İşçinin Onuru İçin Mücadele Edeceğiz!”
Doru, açıklamasını şu sert sözlerle tamamladı: “Emek sömürüsüne, güvencesizliğe ve adaletsizliğe karşı susmayacağız! İşçinin onuru, hakkı için her yerde mücadele edeceğiz! Artık yeter! Emekçiler, hak ettikleri yaşamı alana kadar susmayacak!” diyerek tüm işçilere birlik ve dayanışma çağrısında bulundu.
İŞÇİDER, işçi haklarının savunulması ve işçilerin hak ettiği yaşam koşullarına kavuşması için her türlü mücadeleye devam edeceğini açıkladı. “Bu düzeni değiştirecek olan biziz! İşçinin onuru ve hakkı için sesimizi her alanda daha gür çıkaracağız!” mesajıyla, işçilerin ve emekçilerin karşılaştığı adaletsizliklere karşı sert bir duruş sergilemeye kararlı olduklarını duyurdu.
Bu açıklamalar, işçi sınıfının içinde bulunduğu ağır şartları ve sistemin adaletsizliğini bir kez daha gözler önüne sererken, emekçilerin artık bu durum karşısında daha fazla ses çıkarması gerektiğini vurguluyor.

Anahtar Parti Osmangazi İlçe Teşkilatı, kadınların sesini daha gür çıkaracak güçlü bir ismi kadrosuna katmaya devam ediyor. İlçe Başkanı İsmail Demir, kadın kolları ekibine katılan Nilüfer Kaya’nın bu hamlesinin sadece teşkilat için değil, Osmangazi’nin tüm kadınları için büyük bir kazanım olduğunun altını çizdi.
“Kadınlarımızın sesi daha gür çıkacak!”
İsmail Demir, Nilüfer Kaya’nın partiye katılımıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Osmangazi ilçemiz kadın kolları ekibimize dahil olan Sayın Nilüfer Kaya’ya teşekkür ediyoruz. Kendisi sadece bir yönetici değil; kadınların dertlerine duyarlı, çözüm üreten, mücadeleci bir isimdir” diyerek bu katılımın önemine dikkat çekti.
Kadınların Suskunluk Zinciri Kırılıyor!
Kadınların toplumda karşılaştığı eşitsizlikleri ve sorunları dile getiren Demir, “Kadınlarımız yıllardır yok sayıldı, hakları çiğnendi, emeği sömürüldü. Ama artık suskunluk zincirini kırıyoruz. Nilüfer Kaya gibi güçlü ve mücadeleci isimlerle bu düzene karşı dimdik duruyoruz” dedi. Ayrıca, “Kadınlar artık sadece ev işlerinde değil, karar mekanizmalarında da aktif bir rol oynayacaklar” mesajını verdi. Kadınların yıllardır ekonomik ve sosyal alanda yaşadığı sorunlara çözüm üretme hedefiyle yola çıktıklarını belirtti.
“Hedefimiz: Kadınlara Güçlü Temsil, Gerçek Çözüm!”
Osmangazi’de kadınların sosyal, ekonomik ve siyasi alanda yaşadıkları sorunlara kararlı bir şekilde neşter vuracaklarını açıklayan Anahtar Parti, “Artık kadınlar sadece çay servisi yapan değil, karar mekanizmalarında da söz sahibi olan bireyler olacak,” ifadesiyle güçlü bir mesaj verdi. Nilüfer Kaya’nın katılımıyla daha da güçlenen kadın kolları, saha çalışmalarında da aktif rol alacak. Amaç çok net: Kadınları yalnızca vitrin süsü değil, siyasetin asıl taşıyıcı gücü hâline getirmek!
Bu hamleyle, Anahtar Parti Osmangazi İlçe Teşkilatı, kadınların toplumda hak ettikleri yeri bulmalarını sağlayacak adımları atmaya kararlı. Nilüfer Kaya’nın katılımı, teşkilatın bu alandaki mücadelesine ivme kazandırarak, kadınların sesini gür bir şekilde duyuracağı bir dönemin kapılarını aralıyor.

