08 Aralık 2025 Pazartesi
Orhangazi’de Akıl Almaz Bir Skandal: Boykotlu Diş Macunu Halkla Paylaşıldı!
Orhangazi, son günlerde yaşanan bir skandal ile çalkalanıyor. AKP’li Orhangazi Belediyesi, halkın geniş çapta boykot ettiği ve tepkilere yol açan yabancı menşeli bir diş macununu, promosyon amaçlı dağıtarak büyük bir tartışmaya yol açtı. Orhangazi’de yaşayan halk, şaşkınlık ve öfke içinde belediyenin bu hamlesini kabul etmedi.
Bu duruma en sert tepki, Demokrat Parti Orhangazi İlçe Başkanı Baki Bekar‘dan geldi. Bekar, belediyenin bu hareketini büyük bir skandal olarak nitelendirerek, “Bu milletin aklıyla alay etmeyi bırakın! Bu oyunu bozacağız. Orhangazi halkı, size bu çürümüş zihniyeti sandıkta iade edecektir!” şeklinde sert ifadeler kullandı.
Baki Bekar, Orhangazi Belediyesi’nin söz konusu diş macununun dağıtımını, kamuoyunun büyük tepkisini çeken ve boykot edilen bir ürünün halkla paylaşılmasını eleştirdi. Bekar, şu açıklamaları yaptı:
“Ey halkım, artık uyan! Bir yandan ‘millîlik, yerlilik’ nutukları atıyorlar, diğer yandan halkın boykot ettiği yabancı menşeli ürünleri belediyenin eliyle evlere sokuyorlar! Bu nasıl bir ikiyüzlülük, bu nasıl bir samimiyetsizliktir? Herkesin gözleri önünde gerçekleşen bu skandal, bu zihniyetin halkla ne kadar alay ettiğini gözler önüne seriyor. Biz bunu kabul etmiyoruz!”
Bekar, dağıtımın arkasındaki süreci sorgulayan sert açıklamalarına devam etti. Söz konusu diş macunlarının halka dağıtılmasının ardından, şu soruları gündeme getirdi:
Bu diş macunlarının parasını kim ödedi?
Eğer belediye bütçesinden karşılandıysa, bu paralar halkın cebinden hangi yetkiyle alındı?
Bu ürünlerin alımında ihale yapıldı mı? Kimler bu ihaleyi kazandı?
Boykot çağrıları yapılırken, bu dağıtımın arkasındaki gizli ajanda nedir?
Bekar, Orhangazi Belediyesi’nin artık halkın çıkarları için değil, daha çok rant ve reklam amaçları için hareket ettiğini belirtti.
Baki Bekar, yaptığı açıklamalarla, Orhangazi Belediyesi’nin halkın ihtiyaçlarıyla ilgilenmek yerine, promosyonlarla halkı oyaladığını savundu. Şu ifadeleri kullandı:
“Bir yandan, yoksullukla mücadele eden vatandaşların ekmeği küçültülürken, diğer yandan bu skandal promosyonlarla halk oyalanıyor. Boykot edilen ürünler paketlenip ‘hizmet’ diye sunuluyor. Bu zihniyetin ne vicdana ne de akla sığar. Orhangazi Belediyesi, halkın değil, rantın ve reklamın belediyesi olmuştur.”
Baki Bekar, bu tür şaibeli dağıtımların hesabının sorulacağına dair sert bir açıklama yaptı ve Demokrat Parti olarak olayın peşini bırakmayacaklarını vurguladı:
“Bu tür dağıtımların arkasındaki karanlık ilişkiler ve belediyenin bu tür uygulamaları, Demokrat Parti olarak yakından takip ettiğimiz konulardan biridir. Bu paranın halkın cebinden hangi şekilde alındığını, bu dağıtımların hangi saikle yapıldığını öğrenene kadar peşini bırakmayacağız.”
Demokrat Parti, Orhangazi’deki bu tür şaibeli ve halkı yanıltan uygulamalara karşı tavır alacağını belirtirken, belediyenin şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesine aykırı davranışlarını sürekli olarak gündemde tutacağını duyurdu.
Orhangazi halkı, belediyenin bu tutumuna büyük bir tepki gösterdi. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda, vatandaşlar, belediyenin bu tür promosyonlarla halkı aldatmaya çalışmasını sert bir şekilde eleştirdi. Ayrıca, söz konusu diş macununun, toplumun büyük kısmının boykot ettiği bir ürün olduğu hatırlatılarak, belediyenin bu tutumunun ikiyüzlülük olduğu vurgulandı.
Baki Bekar ve Demokrat Parti, Orhangazi Belediyesi’nin halkın çıkarları yerine özel çıkarları gözeten bu tür tutumlarına karşı durmaya kararlı olduklarını belirttiler. Bekar, son olarak şu ifadeleri kullandı:
“Bu oyun bozulacak, halk gerçekleri görecek ve sandıkta gerekli cevabı verecektir. Orhangazi halkı, kendisine saygı duyan bir belediye istiyor ve bunu almakta kararlıdır.”
Buse’nin kazandığı gümüş madalya gibi başarılar, sadece spor alanında değil, aynı zamanda halkın talepleri ve hakları doğrultusunda da elde edilmelidir.


Yıldırım Belediyesi, sosyal belediyecilikten nasibini almadığını bir kez daha gözler önüne serdi. Cenaze gibi en hassas, en hüzünlü bir günde yaşatılan bu utanç tablosu, artık bardağı taşıran son damladır! Yıldırım Belediyesi’nin, cenaze sahiplerinin acılı günlerinde gösterdiği duyarsızlık ve sorumsuzluk, sadece bir hata değil, vicdansızlık ve ihmal zincirinin bir sonucu olarak halkın hafızasına kazındı.
Bir vatandaş, cenazesi için Yıldırım Belediyesi’nden taziye çadırı talep etti. Fakat belediyeden gelen çadır, yırtık, çürük, kirli ve tamamen kullanılamaz durumdaydı. Yağmurda akan, rüzgârda çöken ve adeta utanılacak bir durumda olan bu çadır, belediyenin sorumluluk anlayışını gözler önüne serdi. Bu rezalet, yalnızca teknik bir eksiklik değil, vatandaşa duyulan saygının kaybolduğunun bir simgesidir!
Olayın hemen ardından sert bir açıklama yapan İYİ Parti Yıldırım İlçe Başkanı İsmail Seyis, Yıldırım Belediyesi’ne yüklendi:
“Bu milletin acısına bu kadar mı duyarsız olunur? Elinizde sağlam çadır yoksa vatandaş ne yapsın? Olanlar da neden çürük? Peki, kaliteli çadırlar kimlere gidiyor? Hangi VIP cenazelere saklanıyor? Bu ihmal değil, apaçık vicdansızlıktır. Bu rezaletin sorumluları derhal hesap vermelidir!”
Seyis’in bu açıklamaları, Yıldırım Belediyesi’nin yıllardır sürdürdüğü kayırmacı ve liyakatsiz belediyecilik anlayışına dikkat çekiyor. Çürük çadırla sembolleşen bu anlayış, Yıldırım halkını adeta bıktırmış durumda. Artık halk, bu düzensizliği sineye çekmeyecek!
Taziye çadırının, cenaze sahiplerinin acılı günlerinde göz göre göre mağdur edilmesi, Yıldırım halkı için bir dönüm noktası oldu. Belediye yönetiminin bu kadar vurdumduymaz ve sorumsuz olması, ilçede yaşayan herkesi derinden sarstı. Yıldırım halkı, bu güvensizlik ortamını, bu vurdumduymazlığı, bu skandalı asla unutmayacak! Bir acının gölgesinde dahi insana değer vermeyen bir yönetim, bu koltuklarda bir gün dahi fazla durmamalıdır!
İsmail Seyis, son sözlerini çok net söyledi:
“Yıldırım halkı yalnız değil! Bu ayıbı siz yaşattınız, hesabını da sandıkta vereceksiniz!”
Yıldırım Belediyesi, halkının en acılı günlerinde böyle bir rezalet yaşatırken, aynı belediye şatafatlı etkinlikler ve büyük törenler için yüklü bütçeler ayırmaktan çekinmiyor. Görkemli organizasyonlar için ayrılan paralar, bir cenaze sahibinin en basit hakkı olan taziye çadırının temini için kullanılmazken, bu çelişki halkın gözünden kaçmıyor.
Belediye, halkın cebinden toplanan vergilerle yapılan bu şatafatlı etkinliklerde büyük harcamalar yaparken, en temel ihtiyacı karşılayamamak, gerçekten utanç verici. Acılı bir vatandaş, en basit bir taziye çadırını düzgün şekilde temin edemeyen bir yönetimin, yüksek bütçelerle düzenlediği etkinliklerin ne anlamı olduğunu sorguluyor. Yıldırım Belediyesi, halkının en zor anlarında dahi sorumluluklarını yerine getiremiyor!
Yıldırım Belediyesi, bu skandalın sorumlularını derhal açıklamalı ve vatandaşların bir daha benzer bir mağduriyet yaşamamaları için adımlar atmalıdır. Bu rezaletin bir daha yaşanmaması için belediyenin artık ciddi bir iç denetim ve kalite kontrol mekanizması oluşturması zorunludur!
Bir belediye, cenaze ve taziye gibi hassas süreçlerde nasıl bu kadar özensiz davranabilir?
Çürük çadırlar, nasıl bir belediyecilik anlayışını yansıtır?
Belediyenin öncelikleri ve kaynak dağılımı, Yıldırım halkının en temel ihtiyaçlarıyla ne kadar örtüşüyor?
Bu soruların cevabını Yıldırım Belediyesi vermek zorundadır! Cenaze evindeki en temel ihtiyacı karşılamamak, sadece bir ihmal değil, halkın acılarına duyarsızlık ve vicdansızlık olarak görülecektir.
Bu olay, yalnızca Yıldırım Belediyesi’nin hizmet kalitesini sorgulamakla kalmadı, aynı zamanda belediyecilik anlayışının ne kadar çürüdüğünü de gözler önüne serdi. Yıldırım halkı, belediyeden acılı günlerinde yalnızca saygı, duyarlılık ve insaf beklerken, karşılaştıkları tablo gerçekten yıkıcı oldu.
Yıldırım Belediyesi’nin, bu tür rezaletlere imza atmamak için artık ciddi bir iç denetim mekanizması oluşturması, halk odaklı bir yönetim anlayışını benimsemesi şarttır. Bir belediye, vatandaşının acısına karşı bu kadar duyarsız olamaz!
İsmail Seyis’in de dediği gibi: “Bu millet unutmaz, bu ayıbı affetmez!” Yıldırım Belediyesi’ne karşı hesap sorma zamanı çoktan geldi. Yıldırım halkı, artık bu rezaletin hesabını sandıkta soracaktır!

Tokyo Olimpiyatları’nda Türkiye’yi gururlandıran bir isim, Buse Kızımız oldu. Genç sporcu, zorlu bir süreçten geçerek gümüş madalya kazandı ve Türk sporuna adını altın harflerle yazdırdı. Başarısını kutluyor, kendisini tebrik ediyor ve gelecekteki başarılarını diliyoruz.
Buse’nin başarı hikayesi, sadece sporcu kimliğiyle değil, aynı zamanda azmi ve kararlılığıyla da dikkat çekiyor. Başlangıçta pek çok zorlukla karşılaşan Buse, bugün elde ettiği bu büyük başarıyı, kendi çabaları ve aldığı desteğin birleşimiyle kazandı.
Buse’nin sporculuk kariyeri, hiç de kolay başlamadı. Buse, Yargıtay‘da sözleşmeli olarak çalışmaya başladığında, temizlik ve çay dağıtımı gibi görevlerle işe başlamıştı. Bu görevlerin arasında, bir yandan da antrenmanlarını sürdürmek zorundaydı. Hem iş hem de spor arasında denge kurmak, büyük bir özveri gerektiriyordu.
Buse’nin yetenekleri kısa sürede fark edildi. İkinci Ceza Dairesi‘nde çalışırken, karşılaştığı zorluklar, başkan ve üyeler tarafından fark edilerek ona maddi ve manevi destek sağlandı. Buse’nin potansiyeline inanıldı ve önü açıldı.
Buse’nin yolculuğunda, İkinci Ceza Dairesi Başkan ve üyelerinin yanı sıra, Birinci Başkanlık da önemli bir rol oynadı. Bu destek, sadece maddi değil aynı zamanda manevi açıdan da büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Antrenmanlarını daha rahat yapabilmesi için gereken tüm şartlar sağlandı.
Mehmet Akif Öndaş Bey’in katkıları, Buse’nin spor hayatında dönüm noktalarından biri oldu. Bu destek, Buse’yi sadece bir sporcu olarak değil, aynı zamanda güçlü bir karakter olarak da şekillendirdi. Öne çıkan kabiliyetleriyle Buse, olimpiyat yolunda kendini daha da geliştirme fırsatı buldu.
Buse’nin gümüş madalya kazanması, bu süreçteki büyük bir emeğin ve kararlılığın sonucudur. Zorluklarla mücadele ederken, her engeli aşarak hedefe odaklanan Buse, Tokyo Olimpiyatları‘nda gümüş madalya alarak Türkiye’ye büyük bir gurur yaşattı.
Madalyasının yanı sıra, dalgalandırdığı bayrak da tüm Türk halkını coşturdu. Buse, sadece kendi başarısını değil, tüm Türkiye’yi temsil eden bir sembol haline geldi. Bu başarı, aynı zamanda destek verenlerin de haklı gururu oldu.
Buse’nin kazandığı madalya sadece bir sonucun ötesinde anlam taşıyor. Bu başarı, sistemli bir çalışmanın, doğru desteklerin ve azmin birleşimiyle elde edilen bir zaferdir. Şüphesiz, bu tarz bir destek başka bir kurumda da Buse’nin başarısına katkı sağlamış olabilirdi. Ancak, keşfedilmesi ve doğru yönlendirilmesi Buse’nin başarı yolculuğunu hızlandırdı.
Buse, Türkiye’nin gururu olmasının yanı sıra, aynı zamanda genç sporculara da örnek bir figür haline geldi. Gelecekteki başarılarıyla Türk sporunu daha da ileriye taşıyacağına inanıyoruz.
Buse Kızımız’ın Tokyo Olimpiyatları’ndaki gümüş madalyası, sadece bir sporcu başarı hikayesinin ötesine geçiyor. Birçok engeli aşarak, azmiyle bu ödüle ulaşan Buse’ye, emeği geçen herkese teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Helal olsun Buse’ye!

Doğal kaynakların hızla tükendiği ve şehirlerin adeta beton yığınlarına dönüştüğü günümüzde önemi giderek artan peyzaj uygulamalarının uluslararası standartlarda yapılması amacıyla yola çıkan Peyzaj Mimarları ve Sektör Profesyonelleri Derneği’nin (PEYZAJDER) ilk Genel Kurul toplantısı gerçekleştirildi. Genel Kurulda kurucu başkan Fulya Akfidan Sevim güven tazeleyerek yeniden başkan seçilirken, önümüzdeki 3 yıl boyunca görev yapacak yönetim kurulu ve denetleme kurulu üyeleri de belirlendi.
Divan Başkanlığını Vural Yalçın, Divan Kurulu üyeliklerini de Sema Tokgöz ile Betül Alıncı’nın yaptığı Genel Kurul toplantısının açılışında konuşan başkan Fulya Akfidan Sevim, peyzajın bir şehir için en kritik altyapı yatırımlarından biri olduğunu belirtti.
Peyzaj mimarlığının yalnızca bitkilerin estetik yerleşimi ile ilgilenmediğini, bunun yanı sıra iklim krizi, su yönetimi, biyolojik çeşitlilik ve sürdürülebilir yaşam standartları konularını da ele aldığını kaydeden Sevim, “PEYZAJDER’i mesleki dayanışmayı güçlendirmek, sektörel kaliteyi yükseltmek ve doğaya karşı sorumluluğumuzu bilimsel ve sürdürülebilir yaklaşımlarla yerine getirmek için kurduk. Hep birlikte peyzajın, geleceğin şehirlerini şekillendiren en önemli altyapı yatırımı olduğunu göstereceğiz” dedi.
Mayıs ayında kurulun derneğin bugüne kadar yaptığı çalışmaları özetleyen Başkan Fulya Akfidan Sevim, yeni dönem için birlik ve iş birliği mesajı vererek, “PEYZAJDER, güçlü şehirler, güçlü ekolojiler ve güçlü bir mesleki dayanışma için yoluna kararlılıkla devam edecek” diye konuştu.
Genel Kurulda bu faaliyetler değerlendirilirken, sürdürülebilir kent tasarımı, yerel bitki politikaları ve karbon nötr vizyonu gibi öncelikli alanlarda yeni dönem hedefleri de ele alındı.
Toplantının sonunda yapılan seçimle PEYZAJDER’in yönetim ve denetim kurulları şöyle oluştu:

Yönetim Kurulu Asıl: Fulya Akfidan Sevim, Hakan Atila, Gamze Şahin, Burcu Elöve, Batuhan Güler, Osman Zeybek, Sevtap Pircioğlu, Betül Alınca, Ayhan Bilbey
Yönetim Kurulu Yedek: Emre Öztürk, Nisa Kadriye Bayındır, Enes Akfidan, Elif Nazlı Karadağ, Doruk Alp Aytekin, Gizem Görnaz, Muhammet Sezai Sağtekin, Ayşe Akkuş, Nuri Akay
Denetim Kurulu Asıl: Necla Yörüklü, Vural Yalçın, Sema Tokgöz
Denetim Kurulu Yedek: Nihat Durmuş, Alpaslan Ünal, Bilgen Egemen
Tarihi değerlere sahip çıkan ve kültür mirasını gelecek nesillere aktaran Osmangazi Belediyesi, ‘Şeb-i Arûs Hz. Mevlana’yı Anlamak’ programına ev sahipliği yaptı.
Osmangazi Belediyesi ve Bursa Konyalılar Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği iş birliğiyle Hz. Mevlana’nın 752. Vuslat yıldönümünde Şeb-i Arûs Hz. Mevlana’yı Anlamak’ programı düzenlendi. Panorama 1326 Bursa Fetih Müzesi’nde gerçekleşen etkinliğe Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı Mutlu Esendemir’in yanı sıra Bursa Konyalılar Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Musa Bozkurt, dernek üyeleri, il ve ilçe meclis üyeleri, STK temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programda hafız İlyas Safa Yılmaz, Kuran-ı Kerim tilaveti gerçekleştirdi.
Bursa Konyalılar Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (BURKONDER), Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî’nin 752. vuslat yıldönümünde anlamlı bir etkinliğe daha imza attı. Bu yıl beşincisi düzenlenen Şeb-i Arûs – Hz. Mevlânâ’yı Anma Programı, “Gönüller Gazze İçin” temasıyla, katılımcıları bir araya getirerek hem Mevlânâ’nın sevgi ve hoşgörü öğretilerini anma hem de Gazze’deki mazlumlara duyulan empatiyi paylaşma amacı güttü.
Bursa Konyalılar Derneği tarafından gerçekleştirilen bu anlamlı etkinliğe, Osmangazi Belediye Başkan Yardımcısı İsmail Mutlu Esendemir, BURKONDER Başkanı Musa Bozkurt, dernek üyeleri, siyasi parti temsilcileri, STK üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı. Program, İstiklal Marşı ve Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Etkinlik, derneğin sosyal sorumluluk projelerine olan ilgiyi bir kez daha gözler önüne serdi.
Etkinlikte konuşan BURKONDER Başkanı Musa Bozkurt, Mevlânâ’nın felsefesinin yalnızca bir anma değil, aynı zamanda bir farkındalık çağrısı olduğunun altını çizdi. Bozkurt, şunları söyledi:
“Bu program sadece bir anma değil; bir farkındalık, bir dayanışma ve bir ruh birlikteliği çağrısıdır. Mevlânâ’nın sevgi ve merhamet dolu çağrısını, Gazze’nin sessiz çığlığıyla birleştirmek istedik. Çünkü acı, dünyanın neresinde olursa olsun gönül sahiplerinin kapısından içeri girer ve mazlumun feryadı, sınır tanımadan insanın vicdanına dokunur. Bu manevi buluşmayla, Mevlânâ’nın sevgi, merhamet ve hikmet dolu çağrısını, Gazze’nin sessiz çığlığıyla birleştirmeyi amaçlıyoruz.”
Bozkurt’un konuşması, etkinliğe katılanların duygusal bağ kurmasını sağlarken, aynı zamanda Mevlânâ’nın öğretilerinin ve bugünün toplumsal sorunlarının nasıl birleştirilebileceği üzerine de derin düşünceler sundu.
Şeb-i Arûs programı, Mevlânâ’yı anmanın ötesinde, katılımcılara manevi bir atmosfer sunmak adına çeşitli kültürel gösterilerle zenginleştirildi. Etkinlikte, musiki dinletisi, semazen gösterisi ve Mehter Takımı performansı izleyicilere unutulmaz anlar yaşattı. Mevlânâ’nın öğretilerine uygun olarak, gösterilerle bir araya gelen derin duygular, etkinliğin anlamını daha da pekiştirdi.
Katılımcılara Mevlâna şekeri ve helva ikram edildi. Bu geleneksel ikramlar, etkinliğin manevi değerine uygun bir şekilde, katılımcıların ruhsal birlikteliğini pekiştirdi.
Etkinlik, aynı zamanda Mevlânâ’nın değerleriyle örtüşen bir dayanışma mesajı verdi. Programa katkı sunan kişilere, BURKONDER tarafından plaket takdim edildi. Bu plaketler, derneğin gönüllülük esasıyla yürütülen projelere katkı sağlayan isimlerin takdir edilmesini sağladı. Katılımcılar, etkinliğin yalnızca kültürel değil, aynı zamanda toplumsal sorumluluk taşıyan bir platform olduğunu vurguladı.
2019 yılında kurulan BURKONDER, Bursa’daki Konyalılar başta olmak üzere, tüm toplum için kültürel, sosyal ve insani yardımlar sunmaya devam ediyor. Dernek, kültürel etkinliklerin yanı sıra, sosyal yardım faaliyetleri, gençlik çalışmaları ve engelli bireylere destek gibi çeşitli alanlarda gönüllülük esasına dayalı hizmetler sunuyor.
BURKONDER’in faaliyet alanları, geniş bir yelpazeye sahip. Dernek, Somali’de kurban organizasyonları düzenlemekten, öğrencilere burs desteği sunmaya, Şivlilik gibi gelenekleri yaşatmaya kadar birçok sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. Ayrıca, afet bölgelerine yönelik yardımlar ve diğer yardım çalışmaları da BURKONDER’in faaliyet alanları arasında yer alıyor.
BURKONDER, Mevlânâ’nın ünlü sözlerinden ilham alarak, “Bir mum, diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez” anlayışını benimseyerek, Konyalı hemşehrilerini bir araya getiriyor ve kültürel mirası yaşatmayı hedefliyor. Dernek, aynı zamanda toplumsal dayanışmayı güçlendirme yolunda etkin çalışmalarına devam ediyor.
Vizyon: Konyalı kültürünü Bursa’da yaşatmak, dayanışma içinde güçlü bir topluluk oluşturmak.
Misyon: Yardımlaşma, kültürel aktarım ve gönüllülüğü teşvik eden sürdürülebilir çalışmalar yürütmek.
Bursa Konyalılar Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (BURKONDER), kültürel mirası yaşatma, toplumsal dayanışmayı güçlendirme ve sosyal sorumluluk projelerini hayata geçirme yolunda büyük bir özveriyle çalışmaya devam ediyor.
Etkinlik, Mevlânâ’nın öğretilerine uygun bir şekilde, hem manevi bir yolculuk hem de toplumsal duyarlılığın pekiştirildiği anlamlı bir anma gecesi olarak hafızalara kazındı.

