evden eve nakliyat
DOLAR 38,1262 0.22%
EURO 43,7147 0.07%
ALTIN 4.071,580,24
BITCOIN 32197060,49%
Bursa
16°

PARÇALI AZ BULUTLU

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

Erdal ORHAN

Erdal ORHAN

17 Nisan 2025 Perşembe

Şenal Sarıhan ve Zeki Sarıhan’a kitapseverlerden yoğun ilgi

Şenal Sarıhan ve Zeki Sarıhan’a kitapseverlerden yoğun ilgi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Osmangazi Belediyesi, Türkiye’nin en büyük kitap etkinliklerinden biri olan Bursa Kitap Fuarı’nda açtığı stantta, hukukçu ve yazar Şenal Sarıhan ile eşi araştırmacı-yazar Zeki Sarıhan için imza günü düzenledi. Yoğun ilgi gören etkinlikte, Sarıhan çiftine kitaplarını imzalatmak isteyen okurlar uzun kuyruklar oluşturdu.

Şenal Sarıhan ve Zeki Sarıhan'a kitapseverlerden yoğun ilgi

Osmangazi Belediyesi, bu yıl 22’incisi düzenlenen Bursa Kitap Fuarı’nda birbirinden değerli yazar, şair ve gazetecileri kitapseverlerle buluşturuyor. Osmangazi Belediyesi’nin açtığı stantta düzenlenen imza günleri ve söyleşiler, Osmangazili yurttaşlardan da büyük ilgi görüyor. Osmangazi Belediyesi’nin standına konuk olan hukukçu-yazar Şenal Sarıhan ile eşi araştırmacı-yazar Zeki Sarıhan, okurlarıyla bir araya geldi. Düzenlenen etkinlikte Sarıhan çifti, okurları için kitaplarını imzaladı.

Avukatlık sürecinde karşılaştığı olayları anlattığı, Savunma Kürsüsünde “Bir Siyasi Dava Avukatının Anıları” adlı kitabını Bursalı okurları için imzalayan hukukçu ve yazar Şenal Sarıhan, Osmangazi Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen imza gününde Bursalı kitapseverler ile buluşmaktan dolayı çok mutlu olduğunu söyledi.  Bursa’da çok sevdiği insanlar bulunduğunu, bu insanlardan birinin de Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın olduğunu ifade eden Sarıhan, “Erkan Aydın ile yollarımız milletvekilliği döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kesişti.  Ben kısa süre milletvekilliği yaptım. Erkan Aydın ise uzun yıllar mecliste halkımızın sesi oldu” dedi.

Kitap fuarlarının düzenleniyor olmasını ve Osmangazi Belediyesi’nin de bu fuarda stant açmasını çok önemli bulduğunu dile getiren Şenal Sarıhan, “Fuar alanını gezerken birçok öğrenci ile karşılaştım. Yetişkinler olarak bizler, okuma-yazma isteğini kendi irademizle belirleyebiliriz. Ancak çocuklara yol göstericilik gerekiyor. Kamuoyu beni avukat olarak tanır; ancak ben avukatlıktan önce öğretmenlik yaptım. Öğretmenlerin, öğrencilerin ufkunu açması gerekiyor. Bu da okumakla oluyor. Görebileceğimiz şeylerin bir sınırı var. Ancak okuyup kavradığınız şeylerin, ya da başka insanların deneyimlerinden öğreneceklerinizin bir sınırı yok. Bursa Kitap Fuarı’nın uzun yıllardır düzenlendiğini biliyorum. Fuarlar kucaklaşma yeridir. O kucaklaşmayı da bazen kitaplara dokunarak yaparız” diye konuştu.

Araştırmacı-yazar Zeki Sarıhan ise mevcut 46 kitabımın 14’ü ile Osmangazi Belediyesi tarafından imza gününe katıldığını söyledi. Bursa’ya uzun yıllardır gelmediğini ve Osmangazi Belediyesi’nin aracılığı ile Bursa Kitap Fuarı’nda olmaktan dolayı mutluluk duyduğunu ifade eden Zeki Sarıhan, imza günü etkinliği için Osmangazi Belediyesi’ne teşekkürlerini sundu.

Devamını Oku

Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği özel bir müfredat ve öğretmen atama sistemiyle Anadolu Lisesini çökertmesinler!

Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği özel bir müfredat ve öğretmen atama sistemiyle Anadolu Lisesini çökertmesinler!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bursa Anadolu Lisesi (BAL), 1970 yılında açılmış ve Bursa’nın ilk Anadolu lisesi olarak, Türkiye genelinde önemli bir yere sahiptir. BAL, akademik başarının yanında sosyal ve kültürel gelişimi de önemseyen bir anlayışla eğitim verir. Ayrıca, proje okulu statüsüyle birlikte Milli Eğitim Bakanlığı’nın belirlediği özel bir müfredat ve öğretmen atama sistemiyle yönetilir. Eğitim sendikaları ise son haftalarda alınan kararlardan dolayı tepkili!

Eğitim İş Bursa Şubesi önceki dönem başkanlarından Özkan Rona ve sendikalar, BAL önünde eylem gerçekleştirdi. Rona; “Türkiye günlerdir proje okullarında yaratılan kadrolaşma ve tasfiye operasyonları ile çalkalanmaktadır. Giderek daha fazla kurumsallaşması beklenen kamu idaresi, aksine hareket ederek hukuk tanımaz karar ve uygulamalarıyla toplumun vicdanını yaralamaktadır.

Öğretmenlerimiz de, velilerimiz de, öğrencilerimiz de çok iyi biliyorlar ki asıl proje eğitimi niteliksizleştirme ve gericileştirme projesidir.

Atatürk’ün Çağdaş Cumhuriyet’te “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller yetiştirme hedefini değiştirerek bunun yerine “kindar ve dindar nesiller” yetiştirme hedefini koyanlar, bu hedefe ulaşmak için eğitimde türlü operasyonlar gerçekleştirmişlerdir.

Eğitim sistemini 23 yılda 18 kez değiştirmişlerdir.

8 yıllık kesintisiz eğitimi ortadan kaldırmışlardır.

2014’te çıkardıkları yasa ile bir gecede 50 bin okul müdür ve müdür yardımcısının sınavla kazandıkları haklarını gasp ederek sürgüne gönderenler, yerlerine mülakat aparatıyla yandaşları doldurmuşlardır.

Şimdi de Proje Okulu adındaki kadrolaşma projeleriyle binlerce öğretmeni tasfiye etmişlerdir.

Proje Okullarındaki asıl proje okulların içini boşaltma projesidir.

Proje Okullarındaki asıl proje tarikat ve cemaatlerle ortaklaşarak biatçı nesiller yetiştirme projesidir.

Proje Okullarındaki asıl proje Türkiye’nin en iyi okullarını yandaş kadroları atama projesidir.

Bu okul, Bursa Anadolu Lisesi, 1970 yılında açılmış, Bursa’nın en eski Anadolu Lisesi’dir.

Türkiye’nin en başarılı 50 lisesi arasında yer almaktadır.

Yandaş sendika, Akp-İl İlçe Yöneticileri ile vakıf görünümlü tarikat ve cemaatlerden aldıkları talimatlarla tasfiye listesi hazırlayanlara buradan soruyoruz?

Yüzde 1’lik dilimle öğrenci alan, Bursa’nın ve Türkiye’nin en başarılı öğrencilerinin yerleştiği bu okulda 17 öğretmeni tasfiye ederek hangi yüzdelik dilimi hedefliyorsunuz?

Başarı değil hedef, başarısızlık. İçini boşaltma, kültürünü yok etme…

Gerici ve piyasacı anlayışınızla gençlerimizi tıpkı sizler gibi biatçı bir anlayışla yetiştirmek istiyorsunuz.

Bugün burada basın açıklaması yapacağımız haberini alan okul idaresi dün velilere mesaj göndererek eylemleri izinsiz, yani kanunsuz olarak ilan etmiştir.

Oysa kanunsuz olan, torpille işgal ettiğiniz yönetici koltuklarınızdır.

Kanunsuz olan Anayasal hakların kullanılmasına karşı tahammülsüzlüğünüzdür.

Bursa Anadolu Lisesi Okul İdaresi yaptıkları tasfiye sonucunda öğrencilerin gerçekleri duymalarından o kadar çok korkmuştur ki, öğrencileri okuldan uzaklaştırmak için önce kitap fuarına gidiş saatini 14.30’a almıştır.

Bu da yetmemiş okul bitiminde yapılacak deneme sınavı saatini ders saatine aldırmıştır. Yani program dışına çıkarak suç işlemiştir.

Yurttaşların ve öğrencilerimizin Anayasal haklarımıza saldıran okul yönetimi hakkında gerekli hukuki işlemleri başlatacağız.

Bu tasfiye operasyonunun arkasında kim varsa her biri ile yargı önünde hesaplaşacağız.

Eğitim-İş Bursa Şubesi olarak öğretmenlerimize olduğu gibi öğrencilerimize de sahip çıkacağız.

Gençlerimiz, kendilerine ışık tutan öğretmenlerinin yanında durarak yalnızca bir hak ihlaline değil; Cumhuriyet’in eğitim anlayışına da sahip çıktıklarını haykırmaktadır. Bu dayanışma, karanlığa karşı yanan umut ateşidir. Ve biz o ateşi birlikte büyüteceğiz.

Proje değil, adalet istiyoruz!” dedi.

Devamını Oku

TÜRKİYE’NİN AYDINLANMA IŞIĞI OLAN KÖY ENSTİTÜLERİ’NİN 85. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLUYORUZ!

TÜRKİYE’NİN AYDINLANMA IŞIĞI OLAN KÖY ENSTİTÜLERİ’NİN  85. KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLUYORUZ!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Eğitim Sen Bursa Şube Başkanı Derviş Erdem, Köy Enstitülerinin Kuruluşunun 85. yıldönümünde önemli açıklamalarda bulundu. Eğitim Sen Bursa Şube Başkanlığında yapılan toplantıda konuşan Derviş Erdem, “Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişiminde önemli ve belirleyici rolü olan ve 17 Nisan 1940 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde kurulan Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 85. Yılını kutluyoruz. Kurulduğu dönemde ülkenin içinde bulunduğu bütün imkansızlıklara rağmen ülkemizin en önemli aydınlanma ışığı olmayı başaran Köy Enstitüleri’nin zengin pratiği, aradan geçen yıllara rağmen hatırlanıyor.  Türkiye’nin toplumsal dönüşümünde, halkçı kamucu eğitim anlayışının inşasında simgesel bir yere sahip olan Köy Enstitüleri, kuruluşunun 85. yılında yalnızca modern ve kapsayıcı bir eğitim modeli olarak değil, aynı zamanda bugün eğitim sisteminde yaratılmaya çalışılan karanlığa karşı hâlâ güçlü bir ışık tutan bir toplumsal mücadele deneyimi olmuştur” dedi.

Eğitim Sen Üyelerinin de katıldığı toplantıda konuşmasını sürdüren Derviş Erdem, “Köy Enstitüleri, 1940’lı yıllarda nüfusun büyük kısmının okuma yazma bilmediği bir ülkede, halkın yaşamına doğrudan dokunan bir eğitim modeli olarak inşa edilmiştir. “Eğitim üretim içinde olmalıdır” şiarıyla hem üretime hem de özgür düşünceye dayanan bir öğretmen yetiştirme sistemini yaşama geçirmiştir. Bu sistemin temelinde laiklik, bilimsellik ve toplumsal fayda ilkeleri yer alırken, bugün iktidarın siyasal ideolojik kuşatması altında eğitim sisteminin dayanması gereken bu temel ilkeler geri plana itilmeye, hatta yok sayılmaya çalışılıyor.

Köy Enstitüleri’nin laik, bilimsel, karma ve toplumcu eğitim anlayışını hedef alan dönemin karanlık zihniyeti, aradan geçen onlarca yıla rağmen farklı biçimlerle yeniden kendisini göstermeye başladı. Bugün bu saldırıların en güncel örneğini ise, köklü liseler ve “proje okulları” adı altında seçilen nitelikli eğitim kurumlarında yaşanan siyasal kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve öğretmen tasfiyelerinde görüyoruz.

Proje okulları adı verilen sistem, başlangıçta iddialı bir eğitim modeli olarak sunulsa da zamanla iktidarın siyasal ajandasına göre biçimlendirilmiş, birçok köklü okulda eğitimciler yerlerinden edilmiş, deneyimli öğretmenlerin yerine yandaş isimler atanmış, okul kültürü ve kurumsal hafıza büyük zarar görmüştür. Bu okullarda yaşanan dönüşüm, zamanında Köy Enstitülerinin kapatılması ve orada benimsenen eğitim modelinin terk edilmesi sürecinde tanık olduğumuz bilim ve halk düşmanı zihniyetin bugünkü uzantısıdır. O dönem nasıl ki laik, bilimsel ve eleştirel eğitimi savunan yapılar hedef alındıysa; bugün de laikliği, bilimsel düşünceyi, pedagojik ilkelere dayalı eğitimi savunan eğitim emekçileri ve Eğitim Sen gibi mücadeleci sendikalar sistemli bir biçimde dışlanmaya, sindirilmeye çalışılmaktadır.

Türkiye’nin o dönem ekonomik siyasal yönelimi ve politikalarında yaşanan değişim, benimsenen eğitim politikalarını da doğrudan etkileyerek Köy Enstitülerinin kaldırılması fikrini gündeme getirmiştir. Köy Enstitüleri, ezberci olmayan, yaratıcılığı ön plana alan, analitik düşünen, bilimsel, demokratik, laik ve karma eğitim anlayışı benimsendiği için kapatılmıştır. Köy Enstitülerinin kapatılmasını takip eden süreçte, özellikle 1950’li yıllarda bu önemli eğitim deneyimi önce yatılı öğretmen okullarına, ardından yatılı okullara, sonra da normal lise eğitimine yayılarak zaman içinde işlevsiz hale getirilmiş ve zaman içinde etkisizleştirilmiştir.

Bugünün proje okullarında ise öğretmenlerin, öğrencilerin ve velilerin iradesi yok sayılarak, okullar cemaatlere, tarikatlara, dini vakıflara ve siyasi iktidarın uzantısı derneklere teslim edilmektedir. Bu uygulamalar sadece çocukların ve gençlerin eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması mücadelesinin değil, aynı zamanda bu okulların akademik başarısını da ağır bir tehdit altına sokmaktadır.

Günümüzde ÇEDES ve MESEM gibi projelerle eğitim sisteminin içerisine sızan dinci ve piyasacı yönelimler, geçmişte Köy Enstitüleri’nde filizlenen halkçı ve kamucu eğitim anlayışının topyekûn tasfiyesine yöneliktir. Ancak unutulmamalıdır ki bu topraklarda bir kez özgürlük tohumu ekilmiştir ve o tohumun adı Köy Enstitüleri’dir. Eğitim Sen Köy Enstitüleri’nin ilerici, demokratik ve toplumcu mirasına sahip çıkmakta, eğitimde laikliğin, bilimin ve eşitliğin yeniden egemen kılınması için mücadele etmektedir. Bugün, proje okullarında yaşanan öğretmen tasfiyeleri ve kadrolaşma uygulamaları karşısında Köy Enstitüleri’ni sadece geçmişin pusulası değil, aynı zamanda geleceğin kutup yıldızı olarak görüyoruz.

Eğitim Sen olarak 85. yılını kutladığımız Köy Enstitüleri’nin toplumcu eğitim felsefesinin, aklın, bilimin, demokratik öğrenme ve öğretme ortamlarının eğitim sisteminde egemen olması için, herkese eşit ve parasız, kamusal, bilimsel, laik, demokratik, cinsiyet eşitlikçi ve anadilinde eğitim hakkının önündeki engellerin kaldırılması için mücadelemizi sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz” diye konuştu.

Devamını Oku

BURSA’LI ÖĞRETMENDEN YİNE DEV BİR PROJE

BURSA’LI ÖĞRETMENDEN YİNE DEV BİR PROJE
0

BEĞENDİM

ABONE OL

81 İlde Nuri İyem: Kadın Portrelerinde Anadolu’nun İzleri

Türk resim sanatının usta ismi Nuri İyem, ölümünün 20. yılında anlamlı bir sergiyle anılıyor. “Birlikte Güzeliz 5” adlı bu özel sergide, 81 ilden sanat öğretmenleri, kendi şehirlerinin tarihi dokusunu, Nuri İyem’in unutulmaz kadın portreleriyle bir araya getirdi.

Mardin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından 15–22 Nisan Turizm Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen sergi, Mardin Müzesi’nde sanatseverlerle buluştu. Serginin küratörlüğünü, Bursa’dan görsel sanatlar öğretmeni Sevda Eren üstlendi.

Nuri İyem, figüratif tarzda eserler üreten, özellikle Anadolu insanını resmetmesiyle tanınan bir sanatçıdır. Onun kadın portreleri; melankolik, çileli ama bir o kadar da güçlü ifadeleriyle dikkat çeker. Sanatçının sade kompozisyonlarında yer alan dramatik yüzler, Anadolu kadınının iç dünyasını ve yaşanmışlıklarını yansıtır.

Nuri İyem’in eserleri, “resimle hikâye anlatma”nın en güçlü örnekleri arasında yer alır.

Bu sergide, her ilin kültürel mirasıyla harmanlanan kadın portreleri, hem sanatçının anısını yaşatıyor hem de yerel dokuyu evrensel bir anlatımla buluşturdu.

Devamını Oku

“Aşkın Gölgesinde Ölüm”

“Aşkın Gölgesinde Ölüm”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İsa Bingölbali, yazarlık kariyerinde önemli eserler ortaya koymuştur. İlk romanı “Melike”, bir evlada duyulan derin sevgi ve duyguları samimi bir üslupla anlatmaktadır. Bu eser, gerçek hayattan alıntılar okumayı sevenler için keyifli bir deneyim sunmaktadır. Yaklaşık iki ay önce yayımlanan ikinci romanı “Aşkın Gölgesinde Ölüm” ise, sadece bir aşk hikâyesi anlatmakla kalmayıp, insan psikolojisinin derinliklerine inen etkileyici bir serüvene dönüşmektedir. Bu roman, aşkın en derin hâliyle korkunun en karanlık yüzünü buluşturmakta ve okuyuculara derinlemesine bir deneyim sunmaktadır. Ayrıca, İsa Bingölbali’nin Bursa Şehir Hastanesi’nde görev yaptığı ve profesyonel kariyerini sağlık alanında sürdürdüğü bilinmektedir. Bu bilgiler ışığında, İsa Bingölbali’nin hem edebiyat hem de sağlık alanlarında başarılı bir kariyere sahip olduğu söylenebilir

Devamını Oku