DOLAR 42,7274 0.06%
EURO 50,2475 0.08%
ALTIN 5.966,760,98
BITCOIN 38333743.01187%
Bursa

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

yonetici

yonetici

17 Aralık 2025 Çarşamba

Türk Dermatoloji Derneği’nden ‘Uyuz’ açıklaması: “3 yıl süren uyuz vakaları duyuyoruz”

Türk Dermatoloji Derneği’nden ‘Uyuz’ açıklaması: “3 yıl süren uyuz vakaları duyuyoruz”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Uyuz vakalarına ilişkin konuşan Türk Dermatoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özlem Su Küçük, “Son 30 yıldır uyuz vakaları yükselişte, geçen seneki kadar sık değil ama hastane başvurularında artışı görüyoruz. Tek bir kişinin tedavi olması yetmez. Kişi geliyor, annesine, babasına da ilacı öneriyoruz ‘Bizde şikayet yok’ diye kullanmak istemiyorlar. Kısır döngüyle hastalık kronik bir hal alabiliyor. 3 yıl süren uyuz vakaları duyuyoruz, farkındalığın artması gerekiyor” dedi.
Son zamanlarda uyuz vakalarıyla karşılaştıklarını belirten uzmanlar, oluşturduğu kaşıntıyla dikkat çeken uyuza karşı uyarılarda bulundu. Uyuzun belirtileri, tanı ve tedavi süreçlerine ilişkin bilgi veren Derneğin Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Özlem Su Küçük ve Medicana Ataköy Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan, dikkat edilmesi gerekenleri sıraladı.

“Tek bir kişinin tedavi olması yetmez”
‘Sonbahar ve kış aylarında daha fazla uyuz vakası görüyoruz’ diyerek sözlerine başlayan Prof. Dr. Özlem Su Küçük, “Zaten son 30 yıldır uyuz vakaları yükselişte, daha sık görmekteyiz. Son 2-3 yıl içerisinde de uyuz vakaları devam ediyor. Üstelik de tedavi olmayan vatandaşlarda 2-3 yıl kadar kronik bir hastalık gibi seyredebiliyor. Tek bir kişinin tedavi olması yetmez. Etraftaki kişilerin tedavi görmemesi, bazen kişilerin de yetersiz, uygun olmayan şekilde ilacı sürmeleri nedeniyle tedavide yeterli sonuçları gözleyemiyoruz. Kişi geliyor, annesine, babasına da ilacı öneriyoruz, ‘Bizde şikayet yok’ diye kullanmak istemiyorlar. Kısır döngüyle hastalık kronik hal alabiliyor, bazen ilaçların direncinden söz etmek mümkün. Boyundan aşağıya, el, ayak parmak araları, genital bölge, memeler dahil olmak üzere tüm vücuda sürülmesi, 8-12 saate kadar bekletilmesi sonra yıkamayı öneriyoruz. Aynı yastık kılıflarını, çarşafları kullanmak, ortak kıyafetlerin, eşyaların kullanılması, kıyafet deneme kabinlerinde bile uyuzlu kişinin giydiği kıyafeti giymek, uzun süreli dolaşmak bile uyuzun bulaşmasına neden olabilir” dedi.

“3 yıl süren uyuz vakaları duyuyoruz”
‘Uyuzda kaşıntı olmazsa olmaz, sıcakta, gece artan kaşıntı söz konusu’ diyen Prof. Dr. Küçük, “Türkiye’de kış ayının başlamasıyla beraber görüyoruz. Geçen seneki kadar sık değil ama polikliniğimize, hastane başvurularında artışı görüyoruz. Dernek de bu konudan haberdar, zaman zaman bilgilendirme toplantıları düzenliyoruz. Alerjik reaksiyon gelişebiliyor, buna bağlı kızarık, deriden kabarık döküntüler, zaman zaman sekonder olarak enfeksiyonlar da eklenebiliyor. Fındık, ceviz büyüklüğünde bazen nodül dediğimiz tablolar kasıklarda, koltukaltında olabiliyor, bu tedavisiz kalan, uzamış bir uyuzun belirtisi olabiliyor. Uzamış uyuzda başka hastalıkları düşündüğümüz, biyopsi yaptığımız durumlar dahi olabiliyor. 3 yıl süren uyuz vakaları duyuyoruz. Kreşlerde, yurtlarda, kapalı otel ortamında bazen hastalık yayılabiliyor. Bize yurtlardan da çok fazla başvuru oluyor. Bazı durumlarda yurtta kalan herkesin tedavi alması gerebiliyor, farkındalığın artması gerekiyor. Spor salonları, yurtlar gibi alanlarda daha dikkatli davranılmasında fayda var. İnsanlar bir utanç durumu gibi algıladıklarından etraflarıyla da paylaşamıyorlar. Söyleseler onların da tedavi almaları belki daha erken dönemde sağlanacak. Geç dönemde uyuz nodülleriyle, daha farklı tarzda gelebiliyor hastalık o zaman tanı koymak da zorlaşabiliyor” diye konuştu.

“Vakalar polikliniğimizin yüzde 30’unu oluşturuyor”
Uyuza karşı bilinçli hareket etmenin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Gülsüm Gençoğlan ise, “Kaşıntı tüm vücutta olsa da sırtı tutmuyor olması, kadınlarda; göğüs, karın bölgesi, erkeklerde ise daha çok genital ve karın bölgesinin, el parmak aralarının tutulmuş olması tipik özelliği. Genel olarak uykuyu bozacak şekilde bir kaşıntıdan yakınırlar. Kışın gelmesiyle uyuz sayısında da ciddi bir artış söz konusu. Polikliniğimizin yüzde 30’unu oluşturuyor. Bulaşın en fazla kaynağı; kıyafet kaynaklı olanlar var. Okullar önemli bir kaynak, çocuklar çünkü çok dikkat edemiyor, bazen karıştırıyor, birbirlerinin kıyafetini alıyorlar. El ele tutuşma, yemekhaneye giderken, oyun oynarken, dokunma bulaşın en önemli kaynağı. Oteller, mesela; çarşafın, nevresimin değiştirilmediği durumlarda bizden önce odayı kullanan bireyden rahatlıkla uyuz bulaşabilir. Yakın temasımızın olduğu bireyler; aynı evi, yatağı paylaşıyorsak, bulaş kolaylıkla gerçekleşebiliyor. Kirlilik ve pasaklılıkla ilişkilendirilen bir durum olduğu için insanlar söylemek istemiyor ama hepimize bulaşabilir sonuçta bulaşıcı bir hastalık. Bebek ziyaretlerini hepimiz seviyoruz, gidilmeli ama bebekler mümkünse kucağa verilmemeli çünkü bebeklerde kullanabileceğimiz çok fazla seçeneğimiz yok. Onlarda herhangi bir şekilde uyuz oluştuğu zaman kremlere vs. büyük oranda mevcut parazit direnç geliştirdi. 15 kilodan küçük çocuklara da hap tedavisi veremiyoruz, bu sefer sürekli döngü devam ediyor çünkü ebeveynleri bakmak zorunda. 4,5,6 ay geçmeyen uyuzlarla karşı karşıya kalıyoruz. Gerçekten çok tacizkar, kötü bir durum oluyor” diye konuştu.

“Bir aile, bebek ziyaretine gelen akrabadan bulaşmıştı, çok üzülmüştüm”
‘Bulaştan yaklaşık 2-3 hafta sonra kaşıntı başlıyor’ diyen Prof. Dr. Gençoğlan, “Hastalarda bulaşın kaynağı genelde çocuk oluyor. Bu parazit canlı deriyle ölü deri arasında tüneller kazıyor, tünelleri dermoskopla tespit edebiliyoruz, sonra ilaç tedavisi veriyoruz. İlaç tedavisi kiloya uygun dozda ve sıklıkta kullanmak lazım. İlk dozlamayı yaptıktan sonra 1 hafta ara veriyoruz çünkü ilaç sadece canlı böceklere etkili, yumurtalara değil. Yumurtalardan bir hafta sonra yeni böcekler çıkıyor. Bazen hastalar rahatladıklarını düşünerek 2’nci dozlamayı almıyor. Bu sefer döngü yeniden, en baştan başlıyor. Hap, şu anda piyasada var, SGK tarafından da ödeniyor. Aslında pandemi döneminde mesafeli davranmayı birazcık öğrendik, en sık bulaş alanı tabi ki eller, selamlaşıyoruz. Ellerin sık yıkanması en önemli korunma faktörleri arasında. Vakalardan bir aile, gerçekten çok üzülmüştüm, bebek kaynaklı, ziyarete gelen bir akrabadan bulaşmıştı. Uykusuzluktan sinir bozukluğu da oluyor. İlk dozu aldıktan sonra bulaştırıcı değiliz artık bütün kıyafetlerimizi, o zamana kadar giydiğimiz ne varsa onların hepsinin 60 derecenin üzerinde yıkanması gerek” ifadelerini kullandı.